Bölüm 1: Beyin ve Davranış

Prof. Dr. Şakire Pöğün

 

Biyolojik bilimlerde en sona kalan keşif alanları:

·       Bilincin biyolojik temelleri

·       Algı, öğrenme, hatırlama ve “davranma”ya ilişkin mental süreçler

 

Sinir sistemindeki proteinler diğer hücrelerdekilerden pek farklı değil.

Hücre fonksiyonu bir bütün olarak incelenebiliyor (nöronlar dahil!)

 

Şimdi sıra davranış çalışmalarına bütünsel bakabilmekte: davranış ve akıl ile sinirbilim (beyni araştıran bilim) birlikte araştırılmalı

 

Bu bakış açısı için kabul edilenler:

·       davranış beyin fonksiyonunun sonucudur.

·       Akıl beyinde gerçekleştirilen bir diz işlemin toplamıdır

·       Beyin sadece basit motor davranışlardan değil, kompleks bilişsel fonksiyonlardan da sorumludur

·       Psikiyatrik hastalıkların özelliği olan davranış bozuklukları (afekt ve düşünceye ilişkin) beyin fonksiyonunda bozulma sonucu oluşur

 

Kitabın ana teması: Beyin davranışı nasıl oluşturuyor

 

Temel sorular:

·       Belli mental süreçler beynin belli bölgelerine lokalize midir? Yoksa akıl tüm beynin ortaya çıkardığı (emergent) bir olgu mudur?

·       Eğer lokalizasyon söz konusu ise, yapı-fonksiyon ilişkisi nasıldır?

·       Bu tür ilişkiler ilgili bölgennin tümünün araştırılmasıyla mı, yoksa tek nöronlar düzeyinde mi daha iyi anlaşılır?

 

Bu bölümde mental süreçlerin ne dereceye kadar lokalize olduğu, ve nöronlar ve bağlantılarıyla ilişkilendirilmesi irdelenecek…

 

 

Beyin ve davranış arasındaki ilişkiye ilişkin karşıt görüşler:

(Geçen yüzyılda, anatomi, embriyoloji, fizyoloji, farmakoloji, psikoloji’nin yakınsayan yaklaşımları sonucu)

 

Galen: Sinirler beyin ve omurilikten salgılanan bir sıvı içerirler

Mikroskop- yapıya ilişkin bilgi

Camillo Golgi ve Santiago Ramon y Cajal (1800’lerin sonları): nöronlarla ilgili detaylı çalışmalar

 

Golgi: Gümüş boya, kısımlar

Cajal: Nöronlar ayrı, sürekli değil. Nöron doktrini.

 

Ross Harrison: (1920’ler) Akson, dendrit gelişmesi. “Growth cone”

 

Luigi Galvani: (1700’ler) Canlı kas ve sinir dokusunda biyoelektrik

DuBois Raymond, Johannes Muller, Hermann von Helmholtz (19.yy): Bir hücrenin elektriksel aktivitesi, öngörülebilir şekilde komuşu hücreleri etkiliyor.

 

Claude Bernard, Paul Ehlrich, John Langley: (19.yy sonu) İlaşlar reseptörler üzerinden etkili olmalı! – Kimyasal ileti

 

Davranışın psikolojik açıdan araştırılması:

Klasik Yunan (Batı)

Rene Descartes, John Locke: (17. yy) Algı

Charles Darwin: (19. yy ortaları) hayvan modelleri, evrim – etoloji

 

Davranışın araştırılmsında biyoloji ile psikolojiyi birleştiren görüşler:

Franz Joseph Gall: (18 yy) Davranışın kaynağı beyin; korteksin belli bölgeleri özgül fonksiyonları kontrol ediyor-korteks en az 35 farklı organ gibi çalışıyor; kaslar kullanıldıkşa nasıl gelişiyorsa mental fonksiyonlar da igili beyin bölgesini geliştiriyor-kafatasına yansımalar!-frenoloji (Fig 1-1)

 

Fig 1-1

 

Pierre Flourens: (1820 sonları) Deney hayvanlarında Gall’ın bölgelerini çıkartıyor- sonuçlar Gall’I desteklemiyor. Tüm önbeyin mental fonksiyonlarda rol alıyor (aggregate-field view)

 

İndirgemeci yaklaşıma kültürel reaksiyon…

 

J. Hughlins Jackson: (19.yy ortaları) Fokal epilepsi- motor ve duysal fonksiyonlar serebral kortekste belli alanlara lokalize edilebilir

Karl Wernicke, Charles Sherrington, Ramon y Cajal: “cellular connectivism” – Nöronlar fonksiyonel gruplar oluşturur- nöral yollar

 

Bu iki karşıt görüş arasındaki fark (lisan) ileride irdelenecek…

 

Beynin farklı fonksiyonel bölgeleri vardır:

7 bölümlü simetrik yapı (Box 1-1, Fig 1-2 ve 1-3)

 

Box 1-1, Fig 1-2 A

 

Fig 1-3

 

 

Gall’ın görüşü tekrar önem kazanıyor

Beyinde “parallel distributed processing”

Birçok fonksiyonda birden fazla nöral yol var-kompansasyon mümkün.

 

Bilişsel fonksiyonlar serebral kortekste lokalize

 

Fig 1-2 B

 

Lobların özgül fonksiyonları var

Frontal: İleriye yönelik planlama, hareket kontrolu

Paryetal: Somatik duyular, vücut görüntüsü (image), vücut görüntüsünün bireydışı (extrapersonal) ortamla ilişkilendirilmesi

Oksipital: Görme

Temporal: İşitme; öğrenme, bellek, duygu (hipokampus, amigdala)

 

Giruslar, sulkuslar (fissürler)

Santral sulkus (presentral-motor- ile postsentral-duyu- arasında) (Fig 1-4A)

 

Serebral kortekste iki önemli özellik:

1)   her hemisfer ağırlıklı olarak vücudun kontralateral tarafı ile ilgili

2)   hemisferler her ne kadar benzer iseler de, yapı ve fonksiyon tam simetrik değil

 

Lisan örneği:

Lokalizasyon: afazi (19. yy 2. yarısı)

Pierre Paul Broca: Gall etkisi. Frenoloji kafatası üzerindeki çıkıntılarla değil, klinik lezyonlarla araştırılmalı (nöropsikoloji)

1861: Broka bölgesinde lezyon- motor sistemler normal olsa da hasta konuşamıyor (ekspresif)- (1864) sol hemisferimizle konuşuyoruz (Fig 1-4B)

Gustav Fritch, Eduard Hitzig: (1870) Presentral girusun elektriksel uyarılması ile kontralateral ekstremitelerde hareket (köpekte). Sol hemisfer-sağ el hareketi, konuşma – dominant hemisfer

Karl Wernicke: (1876) reseptif afazi: Konuşma normal ama hasta konuşulanı anlamıyor. Lezyon Wernicke alanında

 

(Fig. 1-4B)

 

Wernicke, Broca, Fritch ve Hitzig’in çalışmalarını birleştiriyor. O dönem frenolojiye inananlar korteksin fonksiyonel olarak özgül alanların oluşturduğu bir mozaik olduüunu öne sürerken “aggregate field” savunucuları mental fonksiyonların tüm serebral kortekse homojen dağıldığını savunuyor. Wernicke, sadece basit motor ve duysal fonksiyonların kortekste belli alanlara lokalize olduğunu, kompleks bilişsel süreçlerin çeşitli fonksiyonel alanların birbiriyle bağlantısı ile oluştuğunu söylüyor. Bir davranışın farklı komponentleri beynin farklı bölgelerinde işleniyor: “distributed processing”- bugünkü anlayışla uyumlu

Wernicke bu görüşten yola çıkarak üçüncü bir tip afazi olacağını öne sürüyor: ileti (kondüksiyon) afazisi – parafazi (yanlış kelime kullanımı)

 

Fig 1-4

 

Korbinian Brodmann: (20.yy başı) Yapısal farklılıklardan (sitoarkitektonik metod) yola çıkarak kortekste 52 anatomik ve fonksiyonel farklılığı olan alan tanımlıyor. (Fig. 1-5)

 

Fig 1-5

 

20. yy başlarında kortekste farklı fonksiyonları olan farklı alanlar bulunduğuna ilişkin kanıtlar olduğu halde, ilk yarıda hakim görüş “aggregate field”. Bunu savunanlar: Henry Head, Kurt Goldstein, Ivan Pavlov ve Karl Lashley

 

Lashley korteks lezyonu yaptığı sıçanlara labirent deneyleri uyguluyor: defekt şıkartılan alandan şok doku miktarı ile ilişkili bulunuyor: “Mass action”-nöronlar, bağlantılar, bölgeler önemsiz!

 

Daha sonra labirentte öğrenmenin yanlış model olduğu anlaşılıyor, çünkü çok değişik motor ve duysal komponentleri var. Biri olmasa diğeri ile kompanse edebiliyor.

 

Edgar Adrian, Wade Marshall, Phillip Bard: (1930’ların başları) Duysal reprezantasyon- sitoarkitektonik özellikler ie uyumlu fizyolojik fonksiyon…

 

Wilder Penfield (1950 sonları), George Ojemann (yeni): Uyanık insalarda lisanın kortikal presentasyonunu daha kesin belirliyorlar. Bölümler daha da fazla…PET, MRI büyük destek (Fig. 1-6)

 

Fig 1-6

 

 

Afektif özellikler ve kişiliğin bazı yönlerinin de anatomik lokalizasyonu vardır.

 

Hem insan hem deney hayvanlarında bazı bölgelerinelektriksel stimülasyonu ile bazı duygular oluşturulabiliyor. Affekt daha çok sağda lokalize. Sağ hemisfer lezyonlarında lisanın afekt boyutu anlaşılamıyor veya ifade edilemiyor (ör: aprozodi).

Temporal lob epilepsilerinde iktal fenomenler (gerçek olmayan duygular) ve interiktal psikiyatrik durumlar.

Amigdala-duygular

 

 

Mental süreçler beyinde temel işlem süreçleri ile temsil edilirler.

 

Tarihsel geişim içinde lokalizasyon neden reddedilmiş?

1)   Frenologların önerisi çok abartılı idi ve yeterli kanıtları yoktu

2)   Bugün beyinde farklı bölgelere dağılmış değişik ve kompleks, seri ve paralel işlem süreçleri olduğunu ve bu basit mekanizmalar arasında etkileşim olduğunu biliyoruz. Farklı bölgeler, aklın farklı yetenekleri ile değil, temel işlem süreçlerinden ibaret. Dolayısı ile, birinin kaybı tümüyle fonksiyonu bozmuyor.

3)   Mental süreçler zincir gibi birbirine bağlı değil-bir halka tüm zinciri etkilemiyor. Aynı gara giden çeşitli demiryolları gibi…

4)   Lokalizasyonun kanıtlanması da kolay olmamış

5)   Son yıllarda mental süreçlerin de farklı kısımlara ayrılabileceğini anladık. “Anneane” farklı şekillerde anımsanabilir…

6)   Bilinç ve “ben” kavramı bile üniter değil. (Roger Sperry ve Michael Gazzaniga: İki hemisfer iki akıl

 

Biyolojinin en “derin” bilmecesi: “bilinç” ve “kendinin farkında olmak” ile bunların sinirsel temsili arasındaki ilişkiyi bulabilmek

 

Davranışı bir dizi basit mental işleme bölebilmek yardımcı olabilir.

 

 

Derslere Geri Dön