Bölüm 6 |
Dr. Ersin O. Koylu |
İYON KANALLARI
·
Neuronal Signaling:
Nöronun çalışması!
o Bir
sinir hücresinin kendisine gelen uyarı (stimulus)
sonucu membran üzerinde bulunan elektriksel potansiyel farkında
oluşan hızlı değişiklik ile 'yanıt '
vermesi.
o Membran
potansiyelindeki hızlı değişikliklerin nedeni: İyon
kanalları
§
Her hücredeki bir çok farklı tipte iyon
kanalı: Hızlı ve amaca uygun bilgi işleme
§
İyon kanallarının fonksiyon
bozukluğu: Sinir sistemi ve kaslarda görülen bir çok nörolojik
bozukluğun temelindeki neden.
Sinir Sisteminin Normal Fonksiyonu İçin İyon Kanallarının Önemi
·
İyon kanallarının üç önemli
özelliği:
o İyonların
çok hızlı geçişine izin verir: Saniyede
100 milyon iyon! ®
Membran potansiyelinde çok hızlı değişim.
o İyonların
geçişine seçici olarak izin verir:
Tipik bir
K+ kanalı için [K+ geçirgenliği (100
Kat)> Na+ geçirgenliği].
o Özel
elektriksel, kimyasal ve mekanik uyaranlara cevap verir: voltaj-kapılı kanallar,
ligand-kapılı kanallar mekanik-kapılı kanallar (basınç
ve gerilme).
§
Bunlara ek olarak dinlenim (istirahat)
kanalları ; dinlenim sırasında iyon geçişine izin verirler.
Bu bölümde cevap aranacak dört soru:
Neden nöronlar iyon kanallarına sahip?
Kanallar bu kadar yüksek hızda iyon
geçişine izin verdiği halde hala nasıl seçici olabiliyor?
Kanalların kapıları nasıl
oluşuyor?
Farklı iç ve dış durumlardan bu
kanalların özellikleri nasıl etkileniyor?
İyon kanalları: Hücre membranını bir uçtan diğerine geçen proteinler
·
Plazma membranı
o 6
– 8 nm kalınlıkta, lipid ve proteinlerden oluşmuş.
o Yüzey:
Çift katlı fosfolipid tabaka ve bunun içine gömülü membran proteinleri.
o Çift
katlı lipid tabaka: hidrofilik baş,
hidrofobik kuyruk.
·
Su molekülleri: Dipolar
(suyun yapısındaki oksijen atomu hafif negatif yük oluştururken,
hidrojen atomu pozitif yük taşıma eğiliminde ® su molekülleri
üzerindeki net yük 0).
o Katyonlar: oksijen atomuna; anyonlar: hidrojen atomuna bağlanma
eğiliminde.
|
Fig 6-1
Membranın bir iyona geçirgenliği,
iyonun su, membran lipid tabakası ve iyon kanalları arasındaki
etkileşim ile belirlenir. İyonlar su molekülleri tarafından
çevrelenir (hidrate olur) ancak, su moleküllerinin net yükü sıfır
olduğundan bu iyon-su bulutunun elektriksel yükü merkezdeki iyon
tarafından belirlenir. İyon için bu polar ortamı
bırakarak non-polar bir ortam olan çift katlı lipid tabakaya girmek
olası değildir, dolayısıyla iyon sadece iyon
kanallarından geçebilir. Na+ çap olarak K+ ‘dan
daha küçük olmasına rağmen, etrafındaki su bulutundan
dolayı Na+ iyon kanalları daha büyüktür. Na+ iyon kanalı kanal içinde bir
seçici filtreye sahiptir. Bertil Hille’in hipotezi: Na+ kanal
içinde kendine özgü bir alana geçici olarak bağlanır ve Na+
‘nun pozitif yükü, negatif yüklü bir amino asit rezidüsü tarafından
stabilize edilir. Bu hipoteze göre K+ ‘un bu kanaldan
geçememesinin nedeni, büyük çapından dolayı stabilize
edilememesidir. |
·
İyon kanalları; tarihsel gelişim
o
Yapıları 15 yıldan bu yana daha iyi
anlaşılmış.
o
19. yüzyıldan bu yana iyonların çift
katlı fosfolipid yapıdan geçemeyeceği ancak, bir şekilde
membranın diğer tarafına geçebildikleri biliniyor.
o
Ernst Brücke: Ozmoz olduğuna göre, membran
üzerinde bazı delik ya da açıklıklar olmalı!
o
William Bayliss: İyonların etrafı
su tarafından sarıldığına göre, bu iyonlar nacak içi
su dolu kanallardan geçiyor olabilir.
o
İleri dönemlerde ortaya çıkan soru:
İçi su dolu bir kanal hem çok hızlı bir şekilde
iyonların geçişine izin verirken aynı zamanda seçici olabiliyor?
Na+ çap olarak daha küçük olduğu halde neden K+
kanallarından geçemiyor?
o
Yanıt: Seçicilik sadece çap ile değil,
aynı zamanda o atomun etrafında toplanan su bulutunun kütlesi
ile de belirleniyor (küçük iyonlar yarattıkları elektrostatik
çekimden dolayı daha büyük su kütlesini etrafında toplayabilir...). ® Bir iyonun çapı
küçüldükçe hareketliliği azalır.
o
Yeni soru: K+ çap olarak daha büyük ve
etrafında daha az su bulutu topluyor. Ancak, buna rağmen
geniş Na+ kanallarından neden geçemiyor?
o
1930 – 1940’lardaki yanıt: İyonlar önce
membran üzerindeki bir taşıyıcı proteine
bağlanır, bu protein iyonun geçişine izin verir.
o
1970’ler, Bernard Katz ve Ricardo Miledi:
Taşıyıcı protein modeli Na+ - K+ pompası için doğru olabilir ancak
bu pompalar oldukça yavaş çalışır. Halbuki sinir kas
kavşağında asetilkolinin tek bir reseptöre bağlanması
saniyede 10 milyon iyonun geçişine izin verir bu ise Na+ - K+ pompasından 100.000 kat
daha yüksek bir hızdır.
o
Bertil Hille: İyon kanalı görevi yapan
membran proteinlerinin iç kısmında bir daralma bölgesi bulunur. Bu
bölgede iyon çevresindeki sudan kurtularak kanalın iç kısmındaki
bir bölge ile zayıf kimyasal bağlar oluşturur.
§ Normal
şartlarda iyon enerji kullanmaksızın çevresindeki sudan
kurtulamaz. Ancak ve ancak kanal içindeki seçicilik filtresi (negatif
yüklü bir amino asit rezidüsü) bu iyon ile geçici olarak bağlanırsa,
iyon çevresindeki sudan kurtulur, filtre bölgesinden geçer, sonra yine
su bulutu ile birleşerek yoluna devam eder.
§ Başka
bir iyon, seçicilik filtresine bağlanamayacağı için
etrafındaki su bulutundan da kurtulamayacak, dolayısıyla
bu bölgeden geçemeyecektir.
§ Bu
işlem 1µsaniye içinde gerçekleşir!
§ Seçicilik
iki yolla olur:
ğ Na+ , K+ ‘dan daha küçük olduğu
için filtreye daha kolay yaklaşır.
ğ Bundan başka, glutamat ve aspartatın küçük
boyutlu ve kuvvetli negatif yüklü karboksilik asit grupları Na+
bağlayabilir, çünkü Na+ etrafındaki suya güçlü olarak
tutunmuştur. Buna karşın, düşük güce sahip polar karboksil
veya hidroksil oksijen alanları suya zayıf tutunmuş K+ ‘u bağlamayı, Na+ bağlamaya tercih edecektir.
İyon Kanallarının Fonksiyonel Metodlar Kullanılarak İncelenmesi
·
X ışını kristalografi ve
diğer yapısal analizler: Proteinin membran içindeki hidrofobik
kısmından dolayı kısıtlı bilgi sağlar.
·
Tek-kanal kayıt yöntemleri: Kanal
proteinlerinin yapı fonksiyonları hakkında önemli bilgiler
sağlamıştır.
o Eski
çalışmalar: 15 amino asitten oluşan siklik peptid gramicidin A
(gA) kullanımı
§
Düşük konsantrasyonda gA kullanımı:
step-like elektrik
akımı ve membran potansiyelinde değişiklik.
|
Fig 6-2 Tek bir iyon kanalında
akımın özellikleri Kayıtlar solüsyon içindeki yapay bir lipid
çift tabakadan yapılmıştır. A. Kanal, hep ya da hiç kuralına göre
açılıp kapanmaktadır. Membranın iki yüzü arasındaki
elektriksel potansiyel farkı (Vm) değişirse, kanal içindeki
akım miktarı da (geçen iyon miktarı) bununla orantılı
olarak değişmektedir. Membran potansiyeli milivolt (mV) olarak,
akım pikoamper (pA) olarak ölçülmüştür. B. Kanal içindeki akım ile membran
potansiyeli arasındaki lineer ilişkinin grafik gösterilmesi. Bu
ilişki, kanalın Ohm kanununa
göre bir elektriksel direnç gibi davrandığını
göstermektedir. (i = V/R veya i = g x V) C. Gramicidin A kanalının tahmini yapısı. |
·
Yapay membranlardan elde edilen bilgiler daha
sonra patch-clamp tekniği
ile biyolojik membranlarda da doğrulandı.
Patch-clamp tekniği
· Voltage-clamp
uygulamasından yola çıkılarak 1976'da Erwin Neher ve Bert
Sakmann tarafından geliştirildi.
· Ucunun
çapı 1mm
olan ve içinde asetilkolin (ACh) bulunan bir cam mikropipetin kurbağa
iskelet kası üzerine uygulanması ile tek bir ACh kanalının
davranışı gözlendi.
· Mikropipet
içindeki sıvı ile temas halindeki elektrod sayesinde kanal içindeki
akım kaydedildi.
· Pipet
ucu ile membrana uygulanan küçük miktardaki emme, bölgenin izolasyonunu
sağlayarak gürültüyü azalttı.
· Bu
yöntem daha sonra voltaj- nörotransmitter- ve mekanik-kapılı
kanallarda kullanılarak kayıtlar yapıldı.
Fig 6-3A |
Fig
6-3B |
· Daha
sonra Christopher Miller, biyolojik membranlardan elde ettiği iyon
kanallarını düzlemsel lipid çift tabakalar üzerine ekleme yöntemini
geliştirdi.
o
Dokunun homojenizasyonu ve santrifugasyonundan
sonra membrandan oluşmuş veziküller elde edilir. Bu veziküller uygun
iyonik şartlarda düzlemsel lipid çift tabakalar ile füzyona uğrar.
o
Bu yöntemin iki önemli avantajı:
§ Doğrudan
mikropipet ile ulaşmanın zor olduğu alanlardaki kanalların
davranışı incelenebilir
§ Değişik
membran lipidlerinin kanal fonksiyonunu nasıl etkilediğini
araştırma olanağı verir.
Tüm Hücrelerdeki İyon Kanallarının Ortak Özellikleri
Bir çok hücre,
hücrelerarası haberleşme yeteneğine sahiptir. Sinir ve kas
hücreleri çeşit olarak daha fazla kanala sahiptir ancak tüm hücrelerdeki
kanallar bazı ortak özellikler taşır.
İyonların kanaldan geçişi: Pasif süreç
·
İyonların kanaldan geçişi için
metabolik enerji tüketimi olmaz; membranın iki yüzü arasındaki
difüzyonal ve elektrostatik kuvvetler iyon geçişinin gücünü
oluşturur.
· Bununla
birlikte, kanallar iyonlar için seçicidir.
o
Bazı katyon-seçici kanallar Na+ ,
K+ , Ca2+ ve Mg2+ gibi katyonların
tümünün geçişine izin verir.
o
Katyon-seçici kanalların büyük
çoğunluğu ise tek bir iyon için seçicidir.
o
Anyon-seçici kanallar da genellikle tek bir iyon
için seçicidir.
· İyon
geçirgenliğinin kinetik özelliklerinin tanımlanması:
o
En iyi kanalın iletkenliği ile
tanımlanabilir.
o
Kanal iletkenliği ise elektrokimyasal güç (driving force) ile
sağlanan iyon akımının ölçülmesi ile belirlenir.
§ Net
elektrokimyasal gradyan iki faktör tarafından belirlenir:
ğ Membranın
iki tarafı arasındaki elektriksel potansiyel
farklılığı
ğ Kanaldan
geçen iyon için membranın iki tarafındaki konsantrasyon gradyanı
· Bazı
iyon kanalları elektrokimyasal itici güç değişikliklerine lineer
olarak yanıt verir ®
Bu kanallar elektriksel olarak basit direnç gibi davranır.
· Bazı
kanallar ise iyonları bir yöne doğru daha kolay iletir ® elektriksel olarak rectifier (-doğrultucu-)
gibi davranır.
· Direnç
benzeri kanalların iletkenliği (Di/DV) lineer (Ohm
yasasına uygun)
Rectifier benzeri kanalların iletkenliği (Di/DV) non-lineer
(Ohm yasasına uygun değil)
Fig 6-4 |
·
Bir kanaldaki akımın (iyon
akımı) hızı, çevredeki solüsyonun iyon konsantrasyonuna
göre belirlenir.
o
Düşük konsantrasyonlarda; konsantrasyon
arttıkça akım orantılı olarak artar.
o
Yüksek konsantrasyonlarda; konsantrasyon
arttıkça iyon akımı daha az artar.
o
Çok yüksek konsantrasyonlarda iyon akımı
doyma noktasına ulaşır
ve daha fazla akım olmaz.
o
Kural: İyonların
kanallardan geçişi elektrokimyasal difüzyon kurallarına tam olarak
uymaz.
o
Bu durum, iyonların kanal
içindeki özgül polar alanlara bağlanmasına bağlıdır.
o
İyon
akımının en yüksek değerinin yarısı kadar
akım sağlayan iyon konsantrasyonuna o iyon için disosiasyon sabiti adı verilir.
o
Çok yüksek iyon
konsantrasyonları disosiasyon sabitini yükselterek kanal içindeki alana
bağlanan iyonun oradan ayrılmasını güçleştirir. Bu
durum kanaldan iyon akımını yavaşlatır.
·
Bazı iyon kanalları, sitoplazma ya da
ekstrasellüler sıvıda bulunan serbest iyon ya da moleküller
tarafından tıkanabilir.
o
Bloke edici ajan bir iyon ise kanala
girdiğinde kanalın elektrik alanından etkilenerek kanalın
diğer tarafına doğru sürülür; bu durum blokajı
arttırır.
o
Kanal bloke eden moleküller: Genelde vücut
dışından alınan toksinler.
Bir kanalın açılıp kapanması: Düzensel (conformational) değişiklikler ve diğer mekanizmalar
·
Şimdiye kadar üzerinde
çalışılan tüm iyon kanallarından elde edilen sonuç:
İyon kanalları iki ya da daha fazla sayıda farklı düzende
bulunabilir
·
Bu düzenlerin her bir
fonksiyonel bir durumu temsil eder (açık / kapalı gibi)
·
Kanal proteininin bu
farklı durumlar arasındaki değişimi 'kapı görevi
yapma' (gating) olarak
adlandırılır. Bu durum, kanalın yapısındaki
geçici değişikliklerle ortaya çıkar.
·
Bir kanalın açılıp kapanırken
için bir kapakçığın bu görevi yapması çok sık görülen
bir durum değildir (Bazı Na+ ve K+
kanallarının inaktivasyonu dışında). Bunun yerine
kanal bölgesel ya da yaygın yapısal/durumsal değişiklikler
oluşturur.
o
Kanalın açık
olması durumu; fiziksel olarak daha büyük bir
açıklığın yanı sıra, seçici filtreyi
oluşturan daha çok miktarda amino asit yapısının da ortaya
çıkmasını kapsar.
Fig
6-5 |
·
Sinir sisteminde iyon kanallarının
birincil fonksiyonu: Geçici elektriksel sinyaller oluşturmak ® Bir çok farklı
mekanizma kanalın açık ve aktif duruma geçişini kontrol eder.
o
Ligand bağlanması, fosforilasyon, voltaj
değişimi, gerginlik ya da basınç.
|
Fig 6-6 ·
Kimyasal
ligandlar (hücre dışında nörotransmitterler, hücre içinde Ca2+
, bazı nükleotidler vs. ·
Hücre içi
sinyal mekanizmaları ® protein fosforilasyon kaskadı ·
Membran
potansiyelinde değişiklik ·
Mekanik
gerginlik veya basınç etkisi |
·
Bir kanal, değişik
kontrol mekanizmalarının etkisi altında üç farklı
fonksiyonel durumda bulunabilir:
o Kapalı
ve aktive edilebilir (dinlenim)
o Açık
(aktif)
o Kapalı
ve aktive edilemez (refrakter)
·
Bir kanalın kapalı
durumdan açık duruma geçmesi, enerji gerektirir.
o Ligand-kapılı
kanallarda enerji, kimyasal ajanın proteine bağlanması
sırasında ortaya çıkan kimyasal reaksiyondan sağlanır.
o Voltaj-kapılı
kanallarda enerji, kanal proteini üzerindeki duyarlı bir bölgenin (voltage-sensor)
voltaj artışı sonucu yüklenerek membran üzerinde net bir serbest
enerji değişimine neden olması ile sağlanır.
§
Duyarlı bölge bazik (pozitif yüklü) veya
asidik (negatif yüklü) amino asitlerden oluşur.
o Mekanik
olarak aktive edilen kanallarda enerji, doğrudan membran tarafından
ya da sitoskeletal yapılar tarafından iletilir.
·
Bir kanalın
açılıp kapanmasını kontrol eden sinyaller, aynı
zamanda kapalı ve açık durumlar arasındaki geçişi de
kontrol eder.
o Voltaj-kapılı
kanallar için açık ve kapalı durumlar arasındaki süre bir kaç m saniye (deneysel
ölçümlerin şimdiki limiti) ile dakika arası açık kalabilir.
§
Kapalı-açık durum arasındaki bu
geçişler bir kez başladıktan sonra sürekli olarak düzensiz
şekilde tekrarlanır.
o Ligand-kapılı
kanallar ligandın varlığı devam ettikçe refrakter döneme
girebilir (kanalın duyarsızlaşması: desensitization).
o Voltaj-kapılı
kanalların bir çoğunda aktif açık olma durumunu sona erdiren bir
refrakter (inaktivasyon) dönem görülür.
§
İnaktivasyon durumu kanalı
oluşturan proteinin alt ünitelerinden biri ya da bir bölgesi
tarafından sağlanır.
§
İnaktivasyon; aktivasyondan
bağımsız (Na+ ve K+ kanallarında
olduğu gibi) veya iyon konsantrasyonunun artışına
bağlı (Ca2+ kanallarında olduğu gibi) bir
defosforilasyon süreci ile meydana gelebilir.
§
Bundan başka, Ca2+ doğrudan
Ca2+ kanalına bağlanarak kanalı inaktif duruma
getirebilir.
|
Fig 6-7 A. Bir çok voltaj-kapılı kanal
açık olma durumundan inaktif olma durumuna geçer ve membran potansiyeli
ilk orijinal durumuna dönünceye kadar refrakter kalır. B. Voltaj-kapılı Ca2+
kanalları hücre içinde Ca2+ bağlanması sonucu
inaktif duruma geçebilir. C. Hücre içinde Ca2+
konsantrasyonu artışı defosforilasyon ile kanalın inaktif
duruma geçmesine neden olur. |
·
İlaç ve toksinler;
kanallar üzerindeki etkileri
o Bir
çok eksojen ajan iyon kanallarını bloke ederken çok az bir
kısmı açık kalmasına neden olur.
o Bazı
ajanlar ligand bağlanma bölgesini bloke ederek kanalın fonksiyonunu
engeller.
§
Bu etki zayıf ve geçici olabilir Ş Kürar - ACh reseptör
blokajı
§
Güçlü ve geri dönüşsüz olabilir Ş Yılan zehiri a-bungarotoksin - ACh
reseptör blokajı
§
Bazı ajanlar kompetitif değildir,
fonksiyonu etkiler Ş
Valium - GABA-kapılı Cl- kanalının açık
kalma süresini uzatır.
|
Fig 6-8 A. Endojen bir ligand tarafından
açık duruma getirilebilen (A1 ve A2) bir kanalın geçici veya geri
dönüşsüz olarak inaktivasyonu (A3 ve A4). B.
Eksojen
bir ajanın bağımsız olarak başka bir bölgeye
bağlanarak kanalın açık kalma süresini uzatması |
İyon Kanallarının Yapısı: Biyofiziksel, Biyokimyasal ve Moleküler Biyolojik Çalışmalardan Elde Edilen Bilgiler
·
Tüm iyon kanalları temel
bir glikoprotein yapı içerir: İntegral bir membran proteini ile onun
yüzeyine tutunmuş karbonhidrat grupları.
·
Proteinin merkezindeki
sıvı dolu bir kanal tüm hücre membranını kat eder.
·
Protein iki veya daha fazla alt
üniteden (subunit) oluşmuştur. Bu alt üniteler birbirinin
aynı ya da farklı olabilir.
|
Fig 6-9 A. İyon kanallarının alt
üniteleri Ø
Heterooligomer
(tüm alt üniteler farklı) Ø
Homooligomer
(tüm alt üniteler aynı) Ø
Aynı
polipeptid zincirinin tekrarlayan motifleri B. Bazı proteinler, kanal
oluşturan merkezi alt üniteler dışında düzenleyici ek
üniteler bulundurabilir. |
·
Son yıllarda belli
başlı tüm iyon kanallarını kodlayan genler klonlandı
ve öngörülen protein yapısı ortaya çıkarıldı. Bu
yapıların bilgisayar programlarında modellenmesi sonucu kanalların
sekonder yapıları hakkında ipuçları elde edildi.
·
Elde edilen
ipuçlarının daha önceden yapılan x-ray analizleri ile
birleştirilmesi sonucu kanalların alt üniteleri hakkındaki
bilgiler arttı.
|
Fig 6-10 Membran proteinlerinin sekonder
yapıları A. Nikotinik ACh-kapılı reseptör
kanalının öngörülen yapısı. Her bir silindir bir a-helix yapısını temsil
eder. Her bir a-helix yaklaşık 20 hidrofobik
amino asit residüsü içerir. a-helix yapılar, ekstrasellüler ve sitoplazmik tarafta
hidrofilik rezidülerle (loop) birbirine bağlanmıştır. B.
Bir iyon
kanalının membran boyunca uzanan yapıları hidrofobisite
eğrisi kullanılarak tanımlanabilir. Şekilde nikotinik
ACh-kapılı reseptörün tüm amino asit dizisinin hidrofobisite
eğrisi görülmektedir. Eğrinin M1, M2, M3 ve M4 transmembran
alanlarına uyan hidrofobik kısımları vardır.
Eğrinin en başındaki hidrofobik bölge ise amino asit
zincirinin amino ucundaki başlangıç dizisini (signal sequence)
temsil eder. |
İyon Kanallarının Gen Ailelerine Göre Gruplanması
·
Her bir gen ailesine ait iyon
kanalları benzer amino asit dizilişi ve membranı geçiş
özellikleri gösterir.
o
Bu durumun her bir gen ailesinin, bir ata (ancestral) genin
duplikasyonları ve farklılaşmasından
kaynaklandığı düşünülür.
o
Örneğin; ligand-kapılı kanallar
olan ACh, GABA ve glisin kapılı kanalları kodlayan genler
aynı gen ailesindendir. Bu kanalların tümü 5 alt ünite ve bu alt
üniteler 4 transmembran alan içerir.
|
Fig 6-11A. Nikotinik Ach-kapılı
reseptörde olduğu gibi, bir çok ligand-kapılı reseptör 5 alt
üniteye sahiptir. Bu alt ünitelerden her biri 4 transmembran alan (M1 – M4)
içerir. Bu transmembran alanlar a-helix yapısındadır. B. Elektriksel sinapslarda bulunan gap-junction kanalları iki yarım kanaldan
oluşur. Her bir yarım kanal 4 transmembran alanlı 6 alt
üniteden oluşur. C. Voltaj-kapılı Na+
kanalları tek bir polipeptid zincirinden oluşur. Bu zincir membran
boyunca tekrarlayan motifler oluşturur. Her bir tekrar 6 transmembran
alandan oluşur. |
o
Buna karşın, glutamat-kapılı
kanallar ile gap-junction kanalları kodlayan genler farklı gen
ailelerine aittir.
o
K+ kanallarını kodlayan üç
gen ailesi, birbiriyle kısmen bağlantılıdır.
|
Fig 6-12
Üç farklı K+ kanalının
yapısı A. Voltaj-kapılı K+
kanalları 4 alt üniteden oluşur, her bir alt ünite birbirinin
aynıdır. B. Inward-rectifier (hiperpolarizasyon ile aktive olan) K+
kanalları birbirinin aynısı 4 alt üniteden olşur ancak bu
alt üniteler sadece 2 transmembran a-helix bulundurur. C. İki gözenekli K+
kanallarının alt ünite yapısı inward-rectifier
kanallara benzemekle birlikte aynı yapı bağlantılı
olarak şkş kez tekrarlanır. |
·
İyon kanalları, çok
sayıda alt ünitenin değişik kombinasyonları sonucu
oluşur ® Fonksiyonel olarak çok fazla tipte iyon kanalı ortaya
çıkar.
o
Nöronlarda şimdiye kadar 12’den fazla
sayıda kanal tipi gösterilmiş. Her bir tip birbirine çok benzer
yapılar (izoform) içerir ®
Bu izoformlar açılıp kapanma özellikleri açısından
farklılıklar gösterebilir.
o
Bu durum aynı genden ortaya çıkan
mRNA’nın alternative splicing’i sonucu oluşabilir.
o
İzoform kanallardaki varyasyonlar gelişim
sürecinde ortaya çıkar.
|
Fig 6-13
Gelişimin farklı evrelerinde (erken:
1.1 gün; orta: 2.4 gün; geç: 48 gün) kurbağa iskelet kası
ACh-kapılı kanalında yapılmış kayıtlar. Gelişmemiş kasta göreceli olarak daha
uzun açık kalma süresi, buna karşın daha az iletkenlik (amper)
gözlenir. Gelişmiş kasta ise kanal açık kalma süresi
kısalırken iletkenlik artar. |
|
Fig 6-14
Voltaj-kapılı K+
kanalının 4 farklı varyantının sıçan beyninde
dağılımı. DNA tarafından kodlanan pre-RNA, alternative
splicing işleminden sonra 4 farklı transkript (mRNA)
oluşturur. Bunlar da kanal proteinini kodlar. Talamik nukleuslar: Hipokampal alanlar: |
·
Genomu tam olarak çözülen
nematod: Caenorhabditis elegans
o
Volta-kapılı Ca2+
kanalları için 5 ayrı gen
o
K+ kanalları için 60 ayrı gen
o
Cl- seçici kanallar için 6 ayrı
gen
o
Ve bunların varyasyonları !!!
K+ seçici iyon kanalının yapısının anlaşılmasında x-ışını kristalografisi
·
Rod MacKinnon ve ekibi tarafından yakın
zamanda bakteryel bir K+ kanalının yüksek çözünürlükte
x-ışını kristalografisini görüntüledi.
o
Fig 6-15'de gösterilen kristalografik yapı,
Fig 6-12B'deki hiperpolarizasyon ile aktive olan K+ kanalına
yapısal olarak benzer.
|
|
|
Fig 6-15 A. Membranın dış
tarafından (yukarıdan) kanalın görüntüsü.
Kırmızı ve mavi renk: 4 alt ünitenin a-helix yapıları. Beyaz renk
Seçicilik filtresi (P bölgesi) B. Kanalın yandan (karşıdan)
görüntüsü. İkişer a-helix'den oluşan her bir alt ünite farklı renklerde
gösterilmiştir. C. B ile aynı plandan görüntü. Alt
ünitelerden yalnızca ikisi gösterilmiştir. Kırmızı
renkli seçicilik filtresi, üç amino asit rezidüsü tarafından
oluşturulmaktadır (G: Glisin, Y: Tirozin, G. Glisin) D. K+ 'un kanaldan
geçişinin gösteridiği illüstrasyon. |
Sonuç
·
İyon kanalları
iyonların geçişini düzenleyerek sinir ve kas gibi hücrelerde membran
potansiyelinin hızlı değişimi ve aksiyon potansiyelinin oluşumuna
aracılık eder. Ayrıca Ca2+ kanalları, Ca2+
akımını düzenleyerek hücre içi metabolik olayları regüle
eder.
·
Kanallar seçicilik,
açılıp kapanma özellikleri ve oranları açısından
farklı özellikler gösterir.
·
Üç yöntem: Patch-clamp
tekniği, gen klonlama ve x-ışını kristalografisi,
kanal yapılarının anlaşılmasına önemli ölçüde
ışık tutmuştur.
·
Kanalların aktivitesi,
protein fosforilasyonu gibi hücre içi metabolik olaylar, eksojen ilaç ve
zehirlerden etkilenebilir.
·
Kanallar bazı
hastalıklarda önemli bir hedeftir (miyastenia gravis, hiperkalemik
periyodik paralizi vb.).