Chapter 39: The Control of Gaze

(Michael E. Goldberg)

BAKIŞIN KONTROLÜ

 

Motor sistemlerin hareketleri nasıl kontrol ettiğini öğrendik.

Şimdi bakış, denge ve postür ile ilgili motor sistemlerin üzerinde durulacak.

Dünyayı incelerken, bu motor sistemler vücudu, özellikle de bakışlarımızı uzayda tesbit ediyor.

Bu motor sistemlerle ilgili özellikle şu soruları soracağız:

 

Bu bölümde oküler motor sistemin organizasyonu ve görsel bilginin göz hareketlerini nasıl yönlendirdiği tanımlanacak. Bir sonraki bölümde vestibüler sistem ve vestibüler reflekslerin baş hareket ederken gözü nasıl tespit edebildiği tartışılacak. 41. Bölümde de vestibüler ve proprioseptif bilginin kas-iskelet sistemi tarafından, dik postürü ve başın stabilize edilmesini sağlamak üzere, nasıl değerlendirdiği incelenecek.

 

Bakış sisteminin önemi, gözün anatomisinden kaynaklanıyor: en iyi gördüğümüz yer—fovea (Æ1 mm¯). Bakış sisteminde amaç, foveayı bakılacak objeye yönlendirmek. Bunu yapmak için:

- Okülomotor sistem (göz küresinin hareketi)

- Başı hareket ettiren sistem (Uzayda göz kürelerinin yerini değiştirme)

Bakış sistemi, ayrıca bakılan objenin retina üzerinde hareketini önler: obje duruyorsa gözler de hareketsiz tutulur; obje veya baş hareket ediyorsa görüntüyü sabitleştirir.

Baş hareketi sırasında foveayı tespit etmek için baş hareketine ilişkin bilgi gerek!

Bu bilgiyi görme sisteminden alabiliyoruz (gözleri de bağla beraber hareket ettiği için) ancak bu yol yavaş. Bunun yerine hareketi doğrudan tespit eden iç kulaktan gelen bilgi kullanılıyor. Baş hareketleri ve, yerçekimi referans alındığında, başın pozisyonu vestibüler sistem tarafından değerlendiriliyor. Vestibülo-oküler refleks bu bilgiyi kullanarak, doğrudan gözlerden gelen görsel enformasyondan bağımsız olarak, hareketi kontrol ediyor.

Fovea’yı hedefte tutan 6 nöronal kontrol sistemi vardır:

19.yy’da Hermann Helmholtz ve diğer Alman psikofizikçiler görme ve göz hareketlerini araştırıyorlar. Görsel algılama için göz hareketlerinin önemini vurguluyorlar, ancak birden fazla tip göz hareketi olabileceğini düşünmüyorlar.

1890’de Edwin Landott, okurken gözlerin satırı düzgün takip etmediğini, küçük “titrek” (jerky) hareketler yaptığını (sakkad) ve her salınımdan sonra kısa bir duraklama olduğunu fark ediyor.

1902’de Raymond Dodge, foveayı hedefe yönlendirip orada tutan 5 farklı hareket sistemi tanımladı. Bu hareket sistemlerinin her biri aynı efektör yolu kullanıyor-beyin sapındaki bilateral okülomotor nöron grupları.

Bu 5 hareket sisteminden üçü foveayı çevredeki görsel hedef üzerinde tutmaya, ikisi de baş hareketi sırasında gözü sabitlemeye yönelik.

Sakkadik göz hareketleri, foveayı süratle periferdeki görsel hedefe yönlendiriyor, düzgün takip hareketleri (smooth pursuit movements) hareketli bir hedefin görüntüsünü foveada tutuyor, bağlama hareketleri (vergence movements) ise gözleri zıt yönlerde hareket ettiriyor ki görüntü her iki foveaya da yerleştirilebilsin.  Vestibülo-oküler hareketler, vestibüler sistemden gelen sinyallerle yönlendiriliyor ve kısa baş hareketleri sırasında retinada görüntünün hareketsiz kalabilmesini sağlıyor. Optokinetik hareketler de, görsel uyaranlarla yönlendirilen sürekli baş rotasyonu sırasında görüntüyü sabitliyor.

Bağlama hareketleri dışındaki tüm hareketler uyumlu (conjugate): Her göz aynı yönde ve aynı miktarda hareket ediyor. Bağlama hareketlerinde ise bu uyum yok (disconjugate), gözler farklı yönlerde ve bazen farklı miktarlarda hareket ettiriliyorlar.

Son olarak da, bazen gözlerin orbitalar içinde sabit kalmaları gerekiyor ki, sabit durumdaki bir obje incelenebilsin. Bunu yapmak için de altıncı bir sistem var: Fiksasyon sistemi. Bu sayede sabit bakış sırasında gözler hareketsiz kalabiliyor. Gözlerin hareketinin önlenmesi için göz hareketleri aktif olarak baskılanıyor. Vestibüler ve optokinetik sistemler 40 ve 41. Bölümlerde tartışılacak. Diğer dördü bu bölümde incelenecek.

Aktif bir fiksasyon sistemi gözleri hareketsiz bir hedef üzerinde tutar

En doğru/hatasız görme gözler hareketsizken olur. Bir objeye bakarken, nöral sistemlerle sağlanan fiksasyon, aktif olarak göz hareketlerini önler. Görmenin önemli olmadığı bir iş yapıyorken, örneğin akıldan bir aritmetik işlemi çözerken, fiksasyon sistemi aktif değildir. Fiksasyon sisteminde bozukluk olan hastaların, örneğin konjenital nistagmusu olanların, görmeleri zayıflar; bunun nedeni gözlerdeki anomaliye bağlı olmayıp, gözlerin görsel sistemin hatasız çalışabilmesi için gereken zaman boyunca sabit tutulamamasındandır.

Sakkadik sistem foveayı ilgi duyulan objeye yönlendirir

Gözlerimiz dğnyayı araştırırken, sakkadlar ile bağlanan bir dizi fiksasyonlar yapar (Şekil 39-1).

 

Şekil 39-1: Görsel çevreyi araştırırken yapılan sakkadik göz hareketleri.

Alfred Yarbus (1967) gözlemcinin göz hareketlerinden çevrede dikkat edilen objelerin belirlenebileceğini keşfetti. Denek 1 dk boyunca bir kadın resmine bakıyor. Göz hareketleri resmin üzerine koyu çizgiler olarak süperempoze edilerek gösterildiğinde, gözlerin yüzün belli niteliklerinde yoğunlaştığı ortaya çıkıyor: gözler ve ağız (fiksasyonlar). Diğer bölgelerde göz çok az zaman harcıyor. Fiksasyon noktaları arasındaki hızlı hareketler sakkadlardır.

 

Sakkdaların amacı gözü olabildiğince hızlı hareket ettirmek. Sakkadlar ileri derecede stereotipik; standard bir dalga formu içeriyorlar: Gözün hızı düzgün bir şekilde artıp azalıyor. Sakkadlar çok hızlı, saniyenin küçük bir bölümünde ve 9000/sn gibi hızlarda oluşuyor (39-2). Sakkadik göz hareketinin hızını belirleyen sadece foveadan hedefin uzaklığı. Sakkadların yönünü ve amplitüdünü istemli olarak değiştirebildiğimiz halde hızını değiştiremeyiz.

 

Şekil 39-2: İnsan sakkadı

Göz pozisyonu, hedef pozisyonu ve gözün hızı zamana karşı gösterilmiş. Başlangıçta göz hedefte ve ilk iki eğri üstüste binmiş. Hedef aniden sağa kaydığında (kesikli çizgi), hemen (200 msn sonra) göz hareket edip hedefi tekrar foveaya getiriyor. Bu sırada hareket hızının profili çok düzgün. Göz hareketleri gözün orbitadaki hareketleri olduğu için, rotasyon derecesi ile ifade ediliyor. Kol mesafesinde bir başparmağın iki kenarı arası yaklaşık 10.

 

Normal koşullarda sakkadı düzenlemek için görsel geri beslemeye zaman yetmiyor. Hareketin yönü ile ilgili düzeltmeler, takibeden sakkadlarda gerçekleştiriliyor. Yorgunluk, ilaçlar veya patolojik süreçler sakkadları yavaşlatabilir. Sakkadlar sadece görsel hedeflere değil, ses, taktil uyaranlar, uzayda durum ile ilgili hatıralar ve sözel emirlere (“sola bak!”) karşı da oluşabilir.

 

Düzgün takip hareketleri,hareketli bir hedefin foveada tutulabilmesini sağlar

Bu, hedefin ne kadar hızlı hareket ettiğini hesaplayıp, gözleri ona uydurarak sağlanır. Sistemin, gözün hızını hesaplayabilmek için hareket eden bir uyarana gereksinimi vardır. Bu nedenle, sözel veya hayal edilen bir uyaran düzgün takip hareketi oluşturamaz. Bu tür hareketlerin maksimum hızı 1000/sn, yani sakkadlardan çok yavaştır. İlaçlar, yorgunluk, ve hatta distraksiyon bu hareketlerin kalitesini bozar.

Sakkadik ve düzgün takip sistemlerinin santral kontrolü birbirlerinden çok farklıdır. Hedef bakışın merkezinden aniden uzaklaşıp sonra yavaşça aynı pozisyona döndüğünde bu çok iyi görünür. Göz önce düzgün takip hareketini yapar, sonra paradoksal bir şekilde, kısa bir süre için hedefin hareket hızına yaklaşık olarak eşit olan bir hızla hedeften uzaklaşır (39-3).

 

Şekil 39-3: İnsanda düzgün takip

Göz pozisyonu zamana karşı gösterilmiş ve hedefin pozisyonu bunun üzerine süperempoze edilmiş (kesikli çizgi). Gözün ve hedefin hızları da alttaki grafikte verilmiş. Denekten, hedef bakışın merkezinden ayrılıp tekrar geri gelirken sakkadik bir hareket yapması istenmiş. Pozisyon ve hız traselerinde ilk görülen hedefle aynı hızda bir düzgün takip hareketi. Gözün pozisyonunu belirten trasede, gözün kısa bir süre için hedeften uzağa hareket ettiği görülüyor. Sakkad, gözün durumunu ayarlayıp hedefi tekrar yakalamasını sağlıyor, sonra düzgün takip hareketi ile gözün hedefte tutulması sağlanıyor. Sakkad hızını gösteren trase kesilmiş ve böylece hareketin, sakkaddan bir kat daha yavaş olan düzgün takip hareketinin ölçeği üzerinde gösterilmesi sağlanmış.

 

Bağlama hareketi (vergence movement) sistemi, farklı derinlikleri olan hedeflere bakmak üzere gözleri hizaya sokar

Düzgün takip ve sakkad sistemleri her iki gözün hareketlerini birleştirirken, bağlama sistemi gözlerin farklı hareketini sağlamaya yönelik çalışır. Yakındaki bir objeye bakarken gözlerde konverjans (birbirine doğru rotasyon), uzaktaki bir objeye bakarken ise diverjans olur (39-4).

Şekil 39-4: Bağlama hareketleri

Gözler uzaktaki dağa odaklandığında yakındaki ağaç iki gözün retinalarında farklı pozisyonlardadır ve bu nedenle çift görülür. Gözler ağaca odaklandığında ise, aynı nedenle dağlar çift görülür. (F.A. Miles’dan)

 

Bu ayrık (birleşmemiş, “disconjugate”) hareketler sayeseinde, ilgi duyulan objenin her iki retinada aynı yerde olması sağlanır. Retinadaki pozisyonlardaki hafif farklı pozisyonlardan (retinal farklılık, “retinal disparity”) yararlanılarak derinlik duyumu oluşturulur. Bağlama sistemi bu farktan yararlanarak birleşmemiş hareketleri oluşturur.

Herhangi bir anda, tüm görsel dünya retinada odaklanmış durumda değildir. Yakın bir objeye baktığımızda uzaktaki objeler bulanık görünür. Aksine uzaktaki bir objeye baktığımızda da yakındakiler bulanıktır. Bakış farklı uzaklıktaki objelerde gezindiğinde, ilgi duyulan objenin odaklanması gerekir. Silier kaslar lensin kırıcılığını değiştirerek odaklanmayı sağlar: Akomodasyon.

Akomodasyon ve bağlama ilişkilidir. Bulkanıklık, akomodasyonu tetikler, ve akomodasyon yapıldığında da, aynı zamanda gözlerde bağlanma oluşur. Aynı zamanda pupiller geçici olarak daralır ve bu sayede odaklanma alanının derinliği arttırılır. Akomodasyon, bağlanma ve pupiler konstriksiyon birlikte yakın yanıtı (“near response”)’nı oluştururlar.

Gözü 6 kas hareket ettirir

Göz hareketleri göze orbitada rotasyon yaptırtır

Gözlerin nasıl hareket ettiğini anlamak için gözün geometrisini ve ekstraoküler kasları bilmek gerekir. Gözün oryantasyonu 3 rotasyon ekseninde tanımlanabilir: horizaontal, vertikal ve torsiyonal. Bunlar göz küresinin merkezinde kesişirler ve göz hareketleri bu eksenler etrafındaki rotasyonlar olarak tanımlanabilir.

Abdüksiyon, gözü burundan uzaklaştırırken addüksiyon buruna yaklaştırır. Elevasyon gözü yukarıya, depresyon aşağıya doğru döndürür. Torsiyon hareketleri görme çizgisini değiştirmez, fakat gözü onun etrafında döndürür: Intorsiyon, korneanın üst kısmını buruna doğru, ekstorsiyon ise burundan uzağa doğru döndürür. Torsiyonal hareketler, vertikal çizgilerin algısal sabitliğini sağlarlar. Göz, orbitanın içindeki her durumda aynı miktarda torsiyonu sürdürmelidir; aksi takdirde bakışın bazı kısımlarında vertikal olarak algılanan çizgiler, farklı yerlerde bükülmüş olarak algılanır. Torsiyonel hareketler sadece patolojik süreçlerde, abartılı olarak ortaya çıktıkları zaman açıkça gözlenebilir.

6 Ekstraoküler kas 3 komplementer çift oluştururlar

Her göze altı kas yapışır: dört rektus (superior, inferior, medial ve lateral) ve iki oblik (superior ve inferior). Rektus kaslarının origoları orbitanın apeksinde, insersioları ise göz küresinin dış katmanı olan sklerada, gözün ekvatorunun anteriorundadır (39-5).

Şekil 39-5: Ekstraoküler kasların origo ve insersiyoları

A. Lateral, B. Superior

 

Oblikler göze anteromedial taraftan gelip ekvatorun arkasına bağlanırlar. Oblikler ekvatorun arkasında oldukları için gözü arkaya, insersiyolarına doğru çekerler ve pupillayı eğerek uzaklaştırırlar. Böylece superior oblik gözü indirirken inferior oblik kaldırır. Superior oblik bir kemik kaldıraçtan (troklea) geçerek göze ulaşır.

Medial rektus göze addüksiyon, lateral rektus abdüksiyon yaptırır.

Diğer dört kasın hareketleri daha karmaşıktır, çünkü bunlar tam vertikal veya torsiyonel rotasyonlar yaptırmazlar, bunların bileşimleri olan hareketleri yaptırırlar. Her kasın yaptıracağı torsiyonal veya vertikal rotasyongözün orbitadaki horizontal pozisyonuna bağlıdır (Tablo 39-1 ve Şekil 39-6).

 

Tablo 39-1: Addüksiyon ve abdüksiyon sırasında vertikal kas etkinlikleri

Kas

Addüksiyon

Abdüksiyon

Superior rektus

Intorsiyon

Elevasyon

İnferior rektus

Ekstorsiyon

Depresyon

Superior oblik

Depresyon

Intorsiyon

İnferior oblik

Elevasyon

Ekstorsiyon

 

Şekil 39-6: Her bir superior rektus ve oblik kaslın etkinlikleride torsiyonel ve elevasyonel komponentler vardır

A. Göz primer görme ekseninde iken (y) veya lateralinde iken (abdüksiyon) superior rektus gözü vertikal olarak yukarıya döndürür ve tüm intorsiyonu superior oblik sağlar. Göz görme ekseninin tamamen medialinde iken (addüksiyon), superior rektus öncelikli olarak gözü içe çevirir ve elevasyonun büyük bölümünü inferior oblik sağlar.

B. Göz primer görme ekseninden 160 veya daha fazla lateralde ise, superior oblik gözü içe döndürür ve depresyonu inferior rektus sağlar. Göz görme ekseninin tamamen medialinde ise, superior oblik gözü vertikalde aşağıya doğru döndürür ve tüm intorsiyonu superior rektus sağlar.

 

Bağlama hareketleri dışında göz hareketleri birlikte olur. Bu, gözlerin komplementer kaslarının aksi yönlerde ve eş hareketi ile mümkündür. Horizontal rektus kasları komplementer çalıştığı halde vertikal kaslar böyle çalışmaz.

Ekstraoküler kasları kranial sinirler kontrol eder

Ekstraoküler kasları hücre gövdeleri beyin sapında bulunan 3 grup motor nöron innerve eder (39-7).

Lateral rektus: n. Abducens (VI); nukleusu ponsta, 4. ventrikül tabanında

Superior oblik: n. Troklearis (IV); orta beyinde, inferior kollikulus seviyesinde

Medial, inferior ve superior rektus ve inferior oblik: n. Okulomotoris (III), ortabeyinde, superior kollikulus düzeyinde

Şekil 39-7: Beyin sapındaki oküler motor çekirdekler (Rhesus maymunu beyninden, talamus, pons, orta beyin ve serebellum’u kapsayan parasagital bir kesit)

 

Pupilla ve lavator palpebra’nın da sempatik innervasyopnu var. Sempatik innervasyon pupili daraltıyor.

Sempatik sinirlerin göze geldiği yolun klinik açıdan önemi var.

Ektraoküler kaslarında veya bu kasların sinirlerinde lezyonu olan hastaların çift görme (diplopi) yakınması var, çünkü bakılan objenin görüntüsü her iki gözün retinalarında aynı bölgede olamıyor. Her sinirin lezyonu karakteristik belirt, veriyor.

İzole n. abdusens lezyonu: Orta hattın ötesinde abdüksiyon yapılamıyor. Hastalar paralize olmuş lateral rektus yönüne baktıklarında diplopi oluyor. Konverjans her iki göze addüksiyon yaptırdığı için, abdusens sinirinde kısmi paralizisi olan hastalarda yakın bir objeye bakılırken olan diplopi uzak bir objeye bakılırken ortaya çıkan diplopiden daha az.

İzole n. troklearis lezyonu: Gözün orbitadaki pozisyonuna göre değişen, ekstorsiyon ve depresyon kusurları ortaya çıkar. Bunun sonucunda çarpık deviasyon (“skew deviation”, gözler orbitada farklı vertikal pozisyonlarda bulunurlar) ve torsiyonel bir yetersizlik ortaya çıkar. Troklear sinir hasarı olan hastalar genellikle başlarını zayıf olan kas tarafına eğerek diplopiyi azaltmaya çalışırlar (39-8).

Şekil 39-8: Sol superior oblik kasında yetersizlik olan bir hasta

A.      Hasta tam karşıya baktığında sol göz sağa oranla hafifçe daha yukarıdadır

B.     Hasta sağa baktığında göz daha da yukarıya kayar

C.     Hasta aşağıya bakmak istediğide göz orta hattan aşağıya indirilemez

D.     Baş sağa eğildiğinde vertikal deviasyon azalır.

 

Okulomotor sinir lezyonu: Orta hattan mediale veya yukarıya yapılan göz hareketlerinin kaybına yol açar. Aşağıya olan hareket kısmidir çünkü superior oblik (n. troklearis) kası sağlamdır. Fakat superior obliğin torsiyon fonksiyonu inferior rektus ile dengelenemediği için göz aşağıya inerken içe doğru kayar.

Göz kapağının elevasyonu, akomodasyon ve pupiller konstriksiyon okülomotor sinirden kontrol edildiği için, bu sinirin lezyonunda ayrıca göz kapağının düşmesi (pitoz), yakındaki objelerin bulanık görülmesi ve pupiller dilatasyon (midriasis) gibi belirtiler de oluşur. Pitoz tam değildir, çünkü sempatik innervasyon sağlamdır. Sempatik sinirlerin yolunda herhangi bir lezyon pitoz ve kısmi pupiler konstriksiyona (miyozis) yol açar. Örneğin, akciğerlerin apeksinde lezyonu olan hastaların çoğunda ipsilateral gözde pitoz ve miyozis ortaya çıkar.

Ekstraoküler motor nöronlar göz pozisyonunu ve hızını belirlerler

Beynin göz hareketlerini nasıl oluşturduğunu anlamak için ekstraoküler kaslara giden motor sinyalleri anlamak gerek. Bunun en iyi yolu sakkadlar sırasında ekstraoküler motor nöronların aktivitesini incelemek. Bir motor nöronun deşarj frekansı doğrudan gözün pozisyon ve hızına bağlı (39-9A). Gözün hızı 00/s=’den 9000/s’ye giderken, motor nöronun da deşarj frekansı yükselir- buna aktivite “puls”u denir. Nöronal aktivitedeki bu hızlı artış, gözleri olabildiğince hızlı hareket ettirir ve orbitadaki visköz çekimden kurtarır. Gözler yeni geldikleri yerde ekstraolküler kasların sürdürülen kasılmaları ile sabit halde tutulurlar. Başlangıçtaki ve son durumdaki deşarj düzeyleri arasındaki fark, aktivitede basamak (“step”) olarak tanımlanır.

Şekil 39-9: Motor nöronlar göz hareketlerinde pozisyon ve hızı belirler

A.      Maymunda sağ abdusens nöronunun göz pozisyon ve hızı ile ilişkisi.

B.      Sakkadlar step (pozisyon değişikliği) ve puls (hız değişikliği) aktivitesi ile ilişikilidir.

 

Bunedenle, oküler bir motor nöronun sakkad sinyali “puls-step” şeklindedir (39-9B). Basamağın yüksekliği sakkadın amplitüdünü, puls’un yüksekliği ise sakkadın hızını tanımlar. Puls’un süresi sakkadın süresini belirler. Farklı nöral yolaklardan gelen aktivite, başlangıç ve son durumdaki deşarj düzeyleri arasındaki farkı belirler.

Oküler motor ünitlerin iskelet kaslarındaki motor ünitlerden farkları vardır. Ekstraoküler kaslar germe reseptörlerinden zengin oldukları halde, oküler germe refleksleri yoktur. Okülomotor nöronlarda rekürrent inhibisyon olmaz ve kas lifleri farklı değildir (hızlı, yavaş lifler yok!). Tüm motor nöronlar eşit şekilde tüm göz hareketlerinde görev alır; sakkadlar veya düzgün takip hareketleri için özelleşmilş lifler yoktur. Ancak, iskelet kaslarındaki motor ünitler gibi, göz motor ünitlerinde de katılımın (recruitment)belli bir sırası vardır. Yapılan göz hareketi ne olursa olsun, motor nöronlar gözün orbitadaki pozisyonuna göre kasılmaya katılırlar. Örneğin, göz ne kadar laterale hareket ederse, abdusens nöronlarında da o oranda deşarj artışı olur ve bununla orantılı olarak da daha fazla lateral rektus kas lifi kasılır.

Sakkadları sağlayan motor devreler beyin sapındadır

Oküler motor sinyaller belli bir zamanda gözün hız ve pozisyonunu tanımlar. Hareket parametreleri nasıl belirlenmektedir?

Bakışı kontrol eden daha yukarı merkezler (bir sonraki bölüm) sadece göz pozisyonunda istenen bir değişikliği belirlerler. Daha sonra bu sinyal beyin sapı RF’ındaki ara nöronlarda transforme edilerek motor nöronlara hı ve pozisyon için gereken bilgileri sağlar. Bu hareket sırasındaki horizontal komoponent (horizontal rektus kaslarına giden sinyaller) ponstaki paramedian RF ve rostral medulla ile sağlanır. Vertikal komponent, mezensefalik RF’ta düzenlenir. Bu devrelerdeki farklı nöronlar motor sinyalin step ve puls özelliklerini sağlayan motor emirler oluştururlar.

Horizontal sakkadlar pontin RF’da oluşturulur

Beyin sapı lezyonu olan hastalar, lezyon tarafına doğru birleşik horizontal göz hareketlerini oluşturamazlar. Paramedian RF elektriksel olarak uyarılırsa, gözler ipsilateral tarafa yönelir, ve eğer bu bölgedeki hücreler kimyasal lezyonlarla tahrip edilirse, vestibülooküler refleks veya düzgün takip hareketleri bozulmaksızın sakkadların elimine olduğu görülür. Lezyon pons ile sınırlı ise, etki de sadece ipsilateral sakkadlara sınırlı kalabilir.

Bir motor sinyalin “step” ve “puls” nitelikleri olduğunu anımsayalım. Puls’ları oluşturan hücrelere patlayıcı (“burst”) hücreler denir. Horizontal sakkadlar için olan patlayıcı nöronlar paramedian pontin RF’da bulunur. Bu hücreler ipsilateral sakkadlardan hemen önce ve sakkadlar sırasında yüksek frekansla deşarj olurlar ve aktiviteleri motor nöron nöron deşarjlarının “puls” kısmına benzer (39-10).

Çeşitli “burst” hücreleri vardır. Orta-öncü “burst” hücreler (medium-lead burst cells) ipsilateral abdusens çekirdeğinde motor ve ara nöronlarla eksitatör bağlantılar yapar. Uzun-öncü “burst” hücreler (long-lead burst cells) yüksek merkezlerden eksitatör girdileri vardır ve orta-öncü hücreleri uyarırlar (drive). İnhibitör “burst” nöronlar (inhibitory burst neurons) daha kaudaldedirler; kontralateral abdusens nöronlarını ve eksitatör “burst” nöronlarını baskılarlar ve orta-öncü hücreler tarafından uyarılırlar.

Şekil 39-10: Beyin sapında horizontal sakkadlar için motor devre.

A.      Uzun-öncü “burst” hücreler (long-lead burst cells) yüksek merkezlerden eksitatör “burst” nöronlarına röle sinyaller iletirler.

B.     Farklı nöronlar horizontal sakkad için farklı bilgi sağlarlar.

 

Bir ikinci grup pontin hücre olan “omnipause” hücreler, sakkad dışı zamanlarda sürekli ateşlerler; ateşleme sakkadlardan hemen önce ve sakkad süresince kesilir. “omnipause” hücreler dorsal rafe çekirdeğinde, orta hatta ve abdusens çekirdeğinin hemen arka ve alt tarafında bulunurlar (39-10A). Bu nöronlar kontralateral pontin ve mezensefalik “burst” nöronlarına projekte olurlar. Sakkad sırasında omnipause nöronlarının elektriksel uyarılması, sakkadı durdurur; stimülasyon kesilince sakkad tekrar başlar. “Omnipause” nöronlar GABAerjiktir ve “burst” nöronlarını inhibe ederler. Ateşlemelerini durdurunca sakkadın başlamasına olanak vermiş olurlar. Sakkad için hem “burt” hücrelerinin eksitasyonu, hem de “omnipause” hücrelerinin inhibisyonu gereklidir. Bu nedenle sistem stabil bir sistemdir ve istenmeyen sakkadların oluşması çok zordur.

Eğer motor nöronlar sadece “burst” hücrelerinden sinyal almış olsalardı, gözleri yerinde tutacak bir sinyal olmadığı için, gözler hemen başlangıç pozisyonuna dönerdi. David. A. Robinson, bu sinyalin hız ile ilgili “burst” sinyaliyle tetiklenebileceğini öne sürdü (Matematiksel entegral alma işlemi gibi: Pozisyon zamana göre değiştirilirse, hız hesaplanabilir. Pozisyon da, zamana göre hızın entegrali alınarak hesaplanabilir.)

 

Hız sinyalinin nöral entegrasyonu için; serebellar flokulus ve iki beyin sapı çekirdeği, medial vestibülar nukleus ve hipoglossusun prepozitus nukleusu gereklidir. Bu bölgelerdeki nöronlar tonik nöronlardır ve göz pozisyonu ile uyumlu olarak sürekli bir sinyal oluştururlar; hiçbir sakkadik patlayıcı sinyal oluşturmazlar. Bu bölgelerde hasar olan maymunlar, normal sakkadları yaparlar, fakat sakkaddan sonra gözler hemen orta pozisyona dönerler, çünkü gözleri yeni yerinde tutan “step” hücreler tahrip olmuştur. “Burst”ün entegrasyonu, hipoglossusun prepozitus nukleusları ile beyin sapının her iki yanında yer alan medial vestibüler nukleusların koordinasyonunu gerektirir. Orta hatta basit bir bağlantı bozukluğu, göz pozisyonunda sorun yaratır. Paramedian pontin RF’da tonik hücreler de bulunur.

Ponstaki lateral rektus motor nöronları doğrudan orta-öncü “burst” hücreler (medium-lead burst cells) tarafından sürülür; bu hücreler patlamayı (“burst”) sağlarlar. Bu sırada vestibüler ve prepozitus nukleus nöronları da tonik sinyali sağlarlar. Orta beyindeki medial rektus motor nöronları bu “burst” ve tonik nöronlar tarafından doğrudan uyarılmazlar. Bunun yerine medial rektus’a gelen “burst” ve tonik sinyaller önce abdusens çekirdeğindeki bir grup ara nörona giderler; bu ara nöronlar daha sonra orta hattı çaprazlayarak geçen ve yükselen medial longitidunal fasikulus içinde, kontralateral okülomotor çekirdeğe projekte olurlar (39-10A). Bu yolak medial lateral rektusları tüm lateral bakışlarda düzenleyeceği için çok önemlidir. Uzun ve olumsuz etkilere yatkın oluşu, klinik yansımalar açısından önemlidir.

Vertikal sakkadlar mezensefalik retiküler formasyon’da oluşturulur

Paramedian pontin RF’da sadece horizontal sakkadlar düzenlenir. Vertikal sakkadlar için kullanılan “burst” ve “tonik” nöronlar, mezensefalik RF’un medial longitidunal fasikulusunun rostral interstisiel nukleusunda yer alırlar. Pontin “omnipause” hücreler, hem pons hem mezensefalondaki “burst” hücrelerini kontrol ederler. Oblik sakkadlarda hem pontin, hem mezensefalik sisteler birlikte çalışır, çünkü oblik sakkadların hem vertikal, hem horizontal komponentleri vardır. Sadece vertikal olan sakkadlar mezensefalik RF’un her iki tarafında aktivite olmasını gerektirir, ve iki taraf arasındaki iletişim posterior komissura yoluyla olur.

Beyin sapı lezyonu olan hastaların göz hareketlerinde karakteristik defektler olur

Şimdi farklı beyin sapı lezyonlarının nasıl karakteristik sendromlara yol açtığını anlayabiliriz. Ponstaki bakış merkezlerini içine alan lezyonlar ipsilateral horizontal bakış paralizilerine yol açabildiği halde, sadece vertikal bakış sağlam olabilir. Bunun aksine, ortabeyindeki bakış merkezlerini içeren lezyonlarda vertikal bakışta paralizilere yol açar. Medial longitidunal fasikulus lezyonları medial rektus motor nöronlarını ile abdusens internöronları arasındaki bağlantıyı keser. Bunun sonucunda, horizontal sakkadlar veya düzgün takip sırasında medial rektus kasılamaz; fakat bağlamada sorun yoktur, çünkü bağlama için kullanılan üst motor nöronlar, orta beyindedir (daha sonra tartışılacak). Lateral bakışta medial rektus disfonksiyonu varken bağlama sırasında medial rektusun normal fonksiyon görmesi birlikte görüldüğünde internükleer oftalmopleji adını alır ve genellikle multipl sklerozda görülür.

Sakkadlar serebral korteks tarafından kontrol edilir

Pons ve mezensefalondaki “burst” devreleri sakkadlar için gereken hareketleri sürmek için gereken sinyalleri oluşturur. Ancak, göz hareketleri evrimde yüksek/gelişmiş memelilerde bilişsel davranışın da komponentleridir, ve ne zaman ve nerede sakkadik bir göz hareketi yapılacağının kararı genellikle, sakkadik hareket görsel davranış açısından önemli ise, kortekste verilir. Korteks sakkadik sistemi normal koşullarda superior kollikulus yolu ile kontrol eder (39-11).

Şekil 39-11: Maymunda sakkadik göz hareketleri için kortikal yolaklar

 

Superior kollikulus, görsel ve motor verileri entegre ederek beyin sapına yollanan okülomotor sinyaller haline dönüştürür

Superior kollikulus, temel vizuomotor entegrasyon bölgesidir. Ortabeyinde çok katlı bir yapıdır ve daha aşağı vertebralılardaki optik tektum’a tekabül eder. Superior kollikulus iki fonksiyonel bölgeye ayrılabilir:

Superior kollikulusun 3 yüzeyel tabakası hem retinadan direkt “input” alır, hem de striat korteksten tüm kontralateral görme yarı alanı için projeksiyon alır. Yüzeyel katmanlardaki nöronlar görsel uyaranlara yanıt verirler. Maymularda, görme ile ilgili bu nöronların yarısının yanıtı, hayvan hücrenin reseptif alanına düşen bir uyaran için sakkadik hareket yapacağı zaman kantitatif olarak kuvvetlenir. Bu kuvvetlenme sakkadlara özeldir. Eğer maymun sakkad yapmadan uyarana bakarsa (dikkat ederse; örneğin sabit bir ışığın parlaklığı değiştiğinde bir levyeye basıyorsa), nöronun yanıtında kuvvetlenme olmaz.

Ara ve derin tabakalarda, hücrenin aktivitesi temelde okülomotor etkilerle ilişkilidir. Hareketle ilişkili olan bu hücreler, prestriatal, orta temporal ve paryetal kortekslerden görsel enformasyon ve frontal göz alanından motor enformasyon alır. Bu tabakalarda aynı zamanda vücut yüzeyi ve uzayda seslerin lokalizasyonu da bulunmaktadır. 29. bölümde tanımlandığı gibi, bu nöral “haritalar” vizüotopik haritalar ile birliktedir. Dolayısıyla, bir kuşun görüntüsü görme ile ilgili bir nöronu uyarırken, kuşun ötmesi, işitme ile ilgili komşu bir nöronu uyarır, ve her ikisi birlikte bimodal bir nöronu uyarırlar.

Ara katmandaki nöronların duysal uyarılabilirliği ile ilgili öncü çalışmaların çoğu anestezi altındaki hayvanlarda yapılmıştı. Ancak, beynin nasıl hareket oluşturduğunu anlamak için nöronların aktivitesinin hayvan uyanık, dikkatli ve normal davranış oluşturduğu sırada incelenmesi gerekir. Skeletomotor sistem araştırmalarında kullanılan bu teknik, Edward Evans tarafından geliştirilmiştir. Aktif hayvanlarda yapılan ilk çalışmalardan birinde, ara katmanlardaki nöronların çoğunun, boyutu ve yönü belli olan bir sakkadın oluşmasından önce aktive olduğu ortaya koyulmuştur. Bu nöronlar, paramedian RF’daki uzun-öncü “burst” hücreler (long-lead burst cells)’i sürmektedirler.

Superior kollikulustaki hareket-ilişkili nöronlar spesifik amplitüd ve yöndeki sakkadik hareketler başlamadan önce, aynen superior kollikulustaki görme-ilişkili nöronların foveadan belli uzaklık ve yöndeki uyaranlara yanıt verdikleri gibi, deşarj olurlar. Hareket-ilişkili nöronlar olası göz hareketlerinin bir haritasını oluştururlar; bu harita görsel ve işitsel reseptif haritalat ile uyumludur. Öyle ki, belli bir hedefe yapılan göz hareketlerini kontrol eden nöronlar aynı hedefin ses ve görüntüsü ile ilgili olan nöronlarla aynı bölgede yer alır. Görme alanının superior kollikulustaki belli bir hareket-ilişkili nöronu ile kontrol edilen sakkadların hedefini içeren bölgesi, o nöronun hareket alanı (“movement field”) olarak tanımlanır. Superior kollikulusun ara tabakalarının elektriksel stimülasyonu, uyarıcı elektrodun bölgesine giren nöronların hareket alanlarında sakkadlar oluşturur.

Hareket alanları geniştir; bu nedenle her bir hücre, her ne kadar spesifik bir sakkaddan önce en yoğun olarak deşarj oluyorsa da, geniş bir sınırdaki sakkadlardan önce ateşler. Gerçekleşen göz hareketi, bu birbiriyle uyumlu çalışan geniş hücre topluluğunun tümü tarafından kodlanmaktadır. Her hücre hareketin amplitüd ve yönüne sadece küçük bir katkı sağladığı için, belli bir hücreden kaynaklanması olası olan varyasyon ve parazit minimize edilmiş olur. Buna benzeyen popülasyon kodlaması olfaktör (32. bölüm) ve kas-iskelet (Bölüm 38) sistemlerinde mevcuttur.

Superior kollikulusun yüzeyel ve ara tabakalarındaki aktivite birbirinden bağımsız olabilir. Bu nedenle, yüzeyel tabakalardaki duysal aktivitenin motor bir yanıta dönüşmesi gerekmediği gibi, motor çıktılar da yüzeyel tabakalardaki duysal aktivite olmadan olabilir. Esasen, yüzeyel tabakalardaki nöronların ara tabakalardaki nöronlarla büyük ve doğrudan bağlantıları da yoktur. Bu nöronların aksonları, talamusun pulvinar ve lateral posterior nukleuslarında sonlanır; buradan kortekse, korteksten de geriye ara tabakalara bağlantılar vardır. Kollikulusun küçük bir kısmının lezyonları sakkadların latans, doğruluk/kesinlik (“accuracy”), ve hızını etkiler; tüm kollikulusun lezyonları ise, maymunlarda kontralateral sakkadların yapılabilmesini tamamen engeller; ancakzamanla kontralateral sakkadlar tekrar yapılmaya başlar.

Rostral superior kollikulus görsel fiksasyonu kolaylaştırır

Superior kollikulusun en rostral bölümünde foveanın temsili vardır. Bu bölgenin ara tabakalarındaki nöronlar aktif görsel fiksasyon sırasında ve küçük kontralateral sakkadlardan hemen önce çok kuvvetle deşarj olurlar. Nöronlar aktif fiksasyon sırasında aktif oldukları için, superior kollikulusun en rostral kısmına “fiksasyon bölgesi” denir. Buradaki nöronlar, kollikulusun daha kaudal bölgelerindeki hareket-ilişkili nöronları inhibe ederler ve aynı zamanda doğrudan dorsal raphe çekirdeğinde projekte olurlar; dorsal raphe nöronları “omnipause” nöronlarını uyararak sakkad oluşumunu baskılarlar. Fiksasyon bölgesinde lezyon olan hayvanlar distrakte edici uyaranlara sakkad yapmaya daha meyillidirler.

Bazal çekirdekler superior kollikulusu inhibe ederler

Substansia nigra pars retikulata, superior kollikulusa kuvvetli GABA-erjik inhibitör projeksiyonlar gönderir. Substansia nigradaki nöronlar spontan ve yüksek frekanslı aktivite gösterirler; bu deşarj, kontralateral görme alanına doğru yapılan volonter hareket sırasında baskılanır. Bu hücreler, omnipause nöronlarının ponstaki “burst” hücrelerini kontrol ettiği gibi, superior kollikulusu kontrol ederler. Superior kollikulus bir sakkadı başlatmadan önce substansia nigradaki baskılayıcı aktivitenin engellenmesi gerekmektedir. Bu baskılamayı sağlayan, kaudat çekirdekteki inhibitör nöronlardır; bu nöronlar kontralateral görme alanına sakkad başlatılmadan önce ateşlerler.

Superior kollikulus serebral korteksin iki bölgesi tarafından kontrol edilmektedir; bu bölgelerin sakkad oluşumunda örtüşen, fakat farklı fonksiyonları vardır. Posterior paryetal korteksin lateral intraparyetal alanı (Brodman 7’nin bir bölümü) görsel dikkati düzenler ve frontal göz bölgesi de (Brodman 8’in bir bölümü) motor emirleri sağlar.

Paryetal korteks görsel dikkati kontrol eder

Sakkadik göz hareketleri ve görsel dikkat ilişkilidir. Şekil 39-1’de görüldüğü gibi, bir insanın görsel dikkati sakkadlardan takip edilebilir. Posterior paryetal kortekste, görsel uyaranlara yanıt olarak ateşleyen bazı nöronlar, uyaranlar sakkadların hedefi olduğu zaman deşarj frekanslarını çok fazla arttırıyorlar. Aksine, maymunlarda bu ayni paryetal nöronlar, hayvan bakmadan bir uyarana dikkat ettiğinde de (örneğin hayvan hayvan periferik bir ipucu olarak ışığın sönükleşmesini kullanarak bir el hareketi yapıyorsa) deşarj frekanslarını arttırırlar. Demek ki bu nöronların sinyali en iyi dikkat sinyali olarak değerlendirilebilir; ne görsel uyaran veya ne de göz hareketine bağlı olmayıp her ikisi için de gereklidir. Bu, superior kollikulusdan ayırıcı bir özelliktir: aktivite artışı sadece sakkadlarla ilişkilidir, sakkad olmaksızın dikkatli davranış ile bağlantılı değildir.

Maymıunlarda, posterior paryetal korteks lezyonları sakkadların latansını arttırır ve hedefe isabette bazı bozulmalara yol açar. Ayrıca seçici ihmal de görülür. Tek taraflı paryetal lezyonu olan maymunlar tercihen kontralateral yarıalandaki uyaranlara dikkat ederler. İnsanlarda da, paryetal (özelikle sağ) lezyonlar başlangıçta çok ciddi dikkat sorunlarına yol açmaktadır (19. bölüm). Hastalar, ihmal edilen alandaki objeler sanki hiç yokmuş gibi davranırlar ve o tarafa olan göz hareketlerinde zorlanırlar. Balint sendromlu hastalar (posterior paryetal ve prestriat korteksin bilateral lezyonu), herhangi bir anda görme alanlarındaki sadece bir objeyi görüp tanımlıyor gibi davranırlar. Bu hastalar çok az sakkad yaparlar; adeta dikkatlerini foveadaki odaktan başka bir noktaya çeviremiyor gibidirler ve bu nedenle sadece foveadaki hedefi tanımlayabilirler. Bu hastalar çoğu defektleri açısından iyileştikleri zaman bile, kontralateral sakkadları doğru olamaz ve kontralateral sakkad yapabilmek için daha uzun zaman harcarlar.

Frontal göz alanı superior kollikulusa özgül hareket sinyalleri yollar

Paryetal kortekse oranla, frontal göz alanındaki nöronlar sakkadlarla daha fazla ilişkilidir. Burada 3 farklı tipte nöron sakkadlardan önce ateşler. Vizüel nöronlar görsel uyaranlara yanıt verirler ve bunların yarısı sakkadların hedefi olan uyaranlara daha kuvvetle yanıt vermektedir. Paryetal korteksteki nöronlardan farklı olarak, bu hücrelerdeki aktivite hayvan sakkad yapmadan uyarana dikkat ettiğinde çoğalmaz. Maymunlar, tam karanlıkta belli bir yönde sakkad yapabilecek şekilde eğitilebilirler; bu durumda frontal göz alanının vizüel nöronları sakkadlardan önce (görel uyaran yokken) deşarj olmazlar.

Hareket-ilişkili nöronlar, görsel olsun olmasın tüm sakkadlardan önce ve sakkadlar sırasında deşarj olurlar; sakkadın hedefi olmayan görsel uyaranlara yanıt vermezler. Superior kollikulusta bulunan ve tüm sakkadlardan önce ateşleyen hareket-ilişkili nöronlardan farklı olarak, bu hücreler sadece maymunun davranışı için önemli olan sakkadlardan önce ateşlerler. Bu nöronlar (vizüel olanlar değil!) superior kollikulusa projekte olurlar.

Vizüo-hareket nöronları, hem vizüel hem hareket aktivitesi içerirler ve en belirgin olarak görsel olarak yönlendirilmiş olan sakkadlardan önce ateşlerler. Frontal göz alanının elektriksel stimülasyonu uyarılan hücrelerin hareket alanlarına uygun şekilde sakkadlara yol açar. Frontal göz alanının bilateral stimülasyonu vertikal sakkadlar oluşturur.

Frontal göz alanı superior kollikulusu iki türlü kontrol eder. Birincisi; hareket-ilişkili nöronlar direkt olarak superior kollikulusun ara tabakalarına projekte olurlar ve buradaki hareket-ilişkili nöronları uyarırlar. İkincisi; frontal göz alanında, aynı tabakadaki hareket-ilişkili nöronlar substansia nigrayı inhibe eden kaudat çekirdek nöronlarına eksitatör sinapslar yaparlar. Böylece, frontal göz alanındaki hareket-ilişkili nöronların aktivitesi aynı anda superior kollikulusu hem uyarır, hem de onu substansia nigra’nın baskısından kurtarır. Frontal göz alanı aynı zamanda pontin ve mezensefalik RF’a da projekte olur; ancak projekte olduğu nöronlar “burst” hücreleri değildir.

Frontal göz alanına “input” sağlayan ve sakkadların kontrolunde (özellikle sakkadların bilişsel yönleri ile ilgili) önemli olan iki kortikal alan daha vardır. Suplementer göz alanı, suplementer motor alaın en rostral kısmında bulunur ve kesin sakkad yönünden çok sakkadların hedefin bir kısmına yönlendirilmesinde etkili olan nöronlar içerir. Bu nedenle, normal koşullarda suplementer göz alanında bulunan ve gözün sağa hareketinden önce deşarj olan bir nöron, eğer sakkad hedefin sağ tarafına doğru yapılıyorsa sola doğru olan sakkaddan önce deşarj olur. Dorsolateral lateral prefrontal kortekste bulunan nöronlar, maymun hatırlanan bir hedefe doğru sakkad yaptığı aman ateşler. Aktivite uyaranın görünmesiyle başlar ve hayvanın uyaranın yerini hatırlaması gereken tüm süre boyunca sürer.

Şimdi bu bölgelerdeki lezyonların sakkad oluşumu üzerindeki etkilerini anlayabiliriz. Maymunlarda superior kollikulus lezyonları sakkad sisteminde sadece küçük bozulmalara yol açar çünkü frontal göz alanından beyin sapına olan projeksiyon sağlamdır. Benzer şekilde, hayvanlar kortikal lezyonlardan sonra düzelebilirler, çünkü superior kollikulus sağlamdır. Frontal göz alanı ve kollikulusun birlikte hasarında sakkad yapabilme yeteneği tamamen kaybedilir. Paryetal lezyonun en belirgin özelliği dikkat yetersizliğidir. Dikkat yetersizliği düzeldiğinde, sistem normal düzenine dönebilir, çünkü frontal sinyaller substansia nigrayı baskılayıp kollikulusu uyarmaya yeter.

Frontal göz alanında hasar olunca daha hafif bozukluklar oluşur. Maymunlarda geçici bir kontralateral ihmal ve kontralateral bakışta parezi olur, ancak hemen düzelir. Paralizi, göz alanından input gelmediği için substansia nigranın kontrolünde yetersizlik ve bunun sonucu kollikulus’un sakkadları oluşturmasına izin vermemesinden kaynaklanıyor olabilir. Sonunda sistem adapte olur ve kollikulus paryetal korteksten gelen sinyallere yanıt verecek hale gelir. İyileşmeyi takiben hayvanlarda görsel olarak yönlendirilen sakkadların yapılmasında sorun yaşanmaz, ancak bellekle yönlendirilen sakkadlarda güçlük yaşanır. Bu hafif bozukluklarla kıyaslandığında frontal göz alanlarındaki ve superior kollikulustaki bilateral lezyonların hayvanda h,iç bir sakkad oluşturulamamasına yol açtığını söyleyebiliriz.

Frontal korteks lezyonu olan insanlar uyaranlara dikkat edebilmek için istenmeyen sakkadları baskılamakta güçlük çekerler. Bunu, hastaya uyarandan farklı bir yere gözlerini çevirmeleri istendiğinde görürüz. Uyaran göründüğünde kişi gözlerini ona doğru çevirmeden onu izlemeli, ve onun yerleşimine göre istenen sakkadı yapmalıdır. Frontal lezyonu olan hastalar görsel hedeflere normal sakkadlar yapabildikleri halde, bu görev,i yerine getiremezler. Uyarana olan sakkadı baskılayamazlar. Gördüğümüz gibi, maymunlarda lateral intraparyetal alandaki nöronlar, hayvan gösel bir uyarana baktığı zaman, sakkad yapsın veya yapmasın, aktiftirler. Frontal göz alanı yoksa, bu dikkat sinyali superior kollikulusa ulaşan tek sinyaldir. İnsan deneklerin sakkadı engelleyememesi durumu, superior kollikulus, paryetal bir sinyal uyarana dikkat edilmesini sağladığında, eğer aynı zamanda normalde paryetal sinyallere kasşı sakkad oluşturulmasını baskılayan frontal-nigral kontrol olmadanaktive oluyorsa, beklenebilir.

Sakkadların kontrolü deneyim ile modifiye edilebilir

Hareketin nöral kontrolunun kantitatif olarak araştırılması mümkündür çünkü bir motor nöronun deşarj oranının hareket üzerindeki etkisi tahmin edilebilir. Örneğin, abdusens motor nöronunda belli bir oranda ateşleme varsa, bunun göz pozisyonu ve hızı üzerindeki etkileri kestirilebilir. Ancak, bazen, örneğin hastalık nedeniyle kas zayıfladığında, bu ilişki değişebilir. Beyin bir dereceye kadarbu tür değişiklikleri kompanse edebilir.

Sakkadik sistem ile gözleri belli bir mesafede hareket ettirmek zayıf kaslar varsa daha kuvvetli bir uyarana gerek gösterir. Bir sistemin girdi-çıktı ilişkisine kazanç (“gain”) denir. Sakadik sistemde kazanç deneyim ile modüle edilebilir. Kısmi paraliziye adaptasyon iki mekanizma ile olur:

(1)               İnnervasyon “puls”unun süresini değiştirmek

(2)               “Puls” büyüklüğüne oranla adım/basamak (“step”) amplitüdünü yükseltmek (39-9B)

Hastalar bazen kasları normal olan gözlerinde görme zayıflığı olursa zayıf kasları olan gözlerini daha fazla kullanmak zorunda kalabilirler. Eğer kasları zayıf olan göz diplopiyi önlemek için kapatılırsa, sistemin kazancı artar ve zayıf olan göz normal sakkadlar yapabilir. Bunun sonucunda normal olan gözün innervasyonunda artış olur ve hareketlerin kuvveti artar. Bu göz kapatılmış olduğu için, sisteme sakkadların doğru olmadığını söyleyen hiçbir görsel bilgi gelemez. Patlamalar (“burst”) normal bir adım (step) için çok büyük olduğundan, entegre edilen sinyal çok küçük olur ve göz geriye döner (post-sakkadik kayma= “post-saccadic shift”).

Serebelluma hasar olursa, bu adaptif değişiklikler olamaz. Dorsal serebellar vermis ve fastigial nukleusların lezyonları “puls” büyüklüğündeki değişiklikleri engellerken, flokulus lezyonları adım ve puls büyüklüğünün uyumunu bozar. Demek ki flokulus “puls-step” uyumundan, dorsal vermis ve fastigial çekirdekler de puls büyüklüğünden sorumludur.

Düzgün takip, Bağlama, ve Bakış farklı sistemler tarafından kontrol edilmektedir

Düzgün takip serebral korteks, serebellum ve pons’u içerir

Düzgün takip istemi sakkadik sistemden farklıdır. Gözleri olabildiğince çabuk uzayda bir noktaya getirmek yerine, gözün hızının uzaydaki bir hedefe uydurulması gerekmektedir. Düzgün takip için göz hızını bildiren nöronlar medial vestibüler nukleus ve hipoglossus’un prepozitus nukleusunda yer alır. Bunlar abdusens hem nukleusuna, hem de orta beyinde ukülomotor nukleuslara projekte olurlar (39-12).; flokulus ve serebellumdan da projeksiyonlar alırlar. Paramedian pontin RF’daki nöronlar da düzgün takip sinyalleri taşırlar ve vermis ile serebellumdan sinyaller alırlar. Hem vermis hem flokulustaki nöronlar, düzgün takip ile uyumlu olan bir göz hızı sinyali iletirler. Bu alanlar serebral korteksden, dorsolateral pontin nukleus üzerinden gelen sinyaller alırlar.

Şekil 39-12: Maymunda düzgün takip göz hareketlerinin yolakları

 

Maymunlarda düzgün takip sistemine iki temel kortikal input gelmektedir. Bunlardan biri superior temporal sulkus ve orta temporal (medial temporal=MT) ve medial superior temporal (medial superior temporal=MST) alanlardaki harekete duyarlı bölgelerden kalkar (28. bölüm). Diğeri frontal göz alanından kalkar.

Hem MT, hem MST’deki nöronlar hedefin hızını hesaplarlar. Göz, hedefin hızını yakalamak üzere hızlandığı zaman, hedefin retina üzerindeki rölatif hızı azalır. MT’deki retinal görüntünün hızını tanımlayan nöronlar, retinal görüntünün hızı azalınca, uzayda objenin hareket hızı yavaşlamamış bile olsa, ateşlemeyi keserler. MST’deki nöronlar hedef bir an için kaybolsa bile ateşlemeyi sürdürürler. Bu nöronlar, hareket halindeki gözün ve retinadaki objenin hareketlerini toplayıp uzayda objenin hareket hızını hesaplayabilecek bir sürece sahiptirler. Gerek MT, gerek MST lezyonlarında deneklerin hareket halindeki bir objeye yanıt verme yetenekleri kaybolur. MST lezyonlarında, aynı zamanda lezyon tarafına doğru olan düzgün takip hareketleri de bozulur.

Temporal korteks takip hareketlerini yönlendirmek için gerekli olan duysal enformasyonu sağlar, ancak bu hareketleri başlatamaz. MT veya MST’nin elektriksel stimülasyonudüzgün takip hareketlerini başlatmaz, fakat sürmekte olan düzgün takip hareketlerini etkileyebilir: ipsilateral olanları hızlandırır, kontralateral olanları yavaşlatır. Frontal göz alanı takibin başlatılmasında daha önemli olabilir. Bu bölgede, ipsilateral düzgün takip ile bağlantılı olarak ateşleyen nöronlar vardır. Frontal göz alanının elektriksel stimülasyonu ipsilateral takibi başlatır ve frontal göz alanının lezyonları düzgün takibi tam ortadan kaldırmasa da, bozar.

İnsanlardatakip yolunun herhangi bir noktasında olan lezyonlar (kortikal, serebellar, beyin sapı), hastaların yeterli düzgün takip göz hareketleri yapmasını bozar. Bu hastalar hareketli bir hedefi izlerken bozuk takip hareketlerini birleştirirler ve sonuçta hız hedeften düşük ve sakkadlar küçük olur.

Beyin sapı ve serebellar lezyonu olan hastalar lezyon tarafına doğru hareket eden hedefleri takip edemezler. Paryetal yetersizlikleri olan hastalarda iki tür defekt görülür. Birincisi yöne bağlı bir bozukluktur ve MST lezyonu yapılan maymunlardakini andırır; Hastalar lezyon tarafına doğru hareket eden hedefleri takip edemezler. İkincisiretinotopik bir defekttir ve MT lezyonlu maymunlardakine benzer; Normal kişiler Şekil 39-3’de gösterildiği gibi, gözlerinin hızını periferdeki uyaranın hızına uydurabildikleri halde, hastalar hareketin yönü ne olursa olsun, lezyonun aksi tarafındaki yarı-alandaki bir objeyi takip edemezler.

Bağlama orta beyinde düzenlenir

Bağlama sadece horizontal rektus kaslarının işidir. Yakına bakma sırasında her iki medial rektus kasının tonusu arttırılır ve lateral rektusların tonusu azaltılır. Uzağa bakarken de bunun aksi yapılır. Akomodasyon ve bağlama orta beyinde, okulomotor nukleus bölgesindeki nöronlarla sağlanır. Bu bölgedeki nöronlar bağlama, akomodasyon veya her ikisi birlikte olduğu sırada deşarj olurlar.

Bakış için baş ve göz hareketlerinin birlikte yapılması gerekir

Şimdiye kadar baş sabitken göz hareketlerini anlattık. Oysa, genellikle etrafa bakarken başımız da hareket eder. Baş ve göz hareketlerinin foveaya yönlenmeyi sağlamasına bakış(“gaze”) denir. Başın ataleti daha yüksek olduğu için küçük bakış hareketlerinde daha baş hareket etmeden fovea hedefe ulaşır. Bu nedenle küçük bakış hareketleri sadece sakkad, onu izleyen baş hareketi ve kompansatuar vestibulospinal refleksin (40. bölüm) birbirini takip etmesi ile (39-13A) gözleri tekrar orbitanın ortasına, yeni bir pozisyona getirmesi ile sonlanır. Daha büyük bakış hareketlerinde gözler ve baş aynı anda ve aynı yönde hareket ederler (39-13B). Vestibulookülar refleks normalde gözü başın aksi yönüne hareket ettirdiği için, gözler ve başın aynı yönde hareket ettirilebilmesi için bu refleksin geçici olarak baskılanması gerekmektedir.

Şekil 39-13: Baş hareket halindeyken foveanın bir objeye yönlendirilmesi koordine baş ve göz hareketlerini gerektirir

 

Basit sakkadları kontrol eden mekanizmalar merkezler bakış hareketlerini de kontrol ederler. Örneğin, superior kollikulusun uyarılması başı tesbit edilmiş olan bir maymunda sakkadlar oluşturur. Ancak aynı uyarı, eğer maymun başını da hareket ettirebiliyorsa baş ve gözün birlikte hareket etmesine yol açar. Göz hareket sinyallerini taşıyan, superior kollikulustaki nöronlar boyun kaslarını süren RF nöronlarına da projekte olurlar; olasılıkla bu yolla kombine baş ve göz hareketleri ile foveada odaklanma mümkün olmaktadır.