DUYU HAREKET VE
BİLİNCİN BEYİN SAPINDA MODULASYONU
Geçen
konuda retiküler formasyonun internöronlar aracılığı ile
lokal refleks devreleri ve sterotipik hareketler ile ilişkileri
tartışılmıştı.
Bu bölümde ise retiküler formasyonun ön beyin ve medulla spinalise
uzanan uzun aksonları ile uzun projeksiyon sistemleri üzerindeki etkileri
tartışılacaktır.
Beyin sapındaki uzun
projeksiyonlu hücre grupları nörotransmiterleri tarafından
tanımlanabilir.
Eski
yıllarda nöroanotomistler retiküler formasyonun zayıf bir
organizasyon gösterdiğini açıklamalarına rağmen, modern
metodlarla özel nörotransmiterli nöron sistemlerinden ve
bağlantılarından oluştuğu gösterilmiştir. Burada bağlantıları bulunan
adrenerjik, noradrenerjik, dopaminerjik, serotonerjik ve histaminerjik bir
monoamin sistemi ile kolinerjik sistemin varlığı
gösterilmiştir.
Hala
daha eskiden bazı harfler kullanılarak yapılan
tanımlamalarda bu 5 sistemle birlikte kullanılmaktadır.
Pencere 45-1 beynin temel modulator sistemleri Noradrenerjik hücre gruplarıNoradrenerjik
hücreler dorsal ve ventral olarak iki kolon halinde yerleşmiştir.
Medulla seviyesinde ventral kolon nukleus ambigus ile ilişkili
nöronları (A1 grubu) içerir; dorsal kolon ise nukleus traktus solitarius
ve dorsal motor vagal nukleus ile ilişkili (A2 grubu) nöronları
içerir (şekil 45-1). Her
iki grupta hipotalamusa projekte olarak kardiovasküler ve endokrin kontrolü
sağlarlar. Ponsta ventral kolon, ponsun ventrolateral retiküler
formasyonuna yerleşmiş bulunan A5 ve A7 hücre gruplarını
içerir. Bu A5 ve A7 grupları, ağrı duyusunun ve otonomik
reflekslerin modulasyonunu sağlayan medulla spinalise temel
projeksiyonları sağlar. A6 hücre grubu (locus seruleus)
periaqaduktal ve periventriküler gri maddede dorsal ve lateral olarak bulunur
(şekil 45-2). Lokus seruleus uyanıklık ve beklenmeyen uyarana
yanıt vermeyi sağlar. Lokus seruleusun serebrum ve serebelluma
olduğu gibi beyin sapı ve medulla spinalisede yoğun
projeksiyonları vardır. Adrenerjik hücre
grupları Medullada
tanımlanan bu iki gruptaki nöronları bazılarının
sonradan adrenalin sentezlediği gösterildi. C1 adrenerjik hücre
grupları, rostral ventrolateral medulladaki A1 kolonundan rostrala bir
genişleme oluştururlar. Pekçok C1 nöronu medulla spinalise özelliklede
vasomotor nöronlara eksitatör inputlar gönderdiği düşünülen
sempatik preganglionik kolono projekte olurlar. Diğer C1 nöronları
kardiovasküler ve endokrin yanıtları modüle etmek üzere
hipotalamusta sonlanırlar. Nukleus tarktus solitariusun bir parçası
olan C2 adrenerjik nöronlar, gastrointestinal bilgiyi ilettiği
düşünülen parabrachial nukleusa çıkan yollara katılırlar.
C3 adrenerjik grubu medullanın rostral ucunda orta hattın
yanında yerleşmişlerdir. C1 ve C3teki nöronların karışımı
lokus seruleusun temel çıktısını sağlar, fakat bu
yola katılan hücrelerin çoğu adrenerjik değildir. Dopaminerjik hücre
grupları Ön
beyin ve orta beyindeki dopaminerjik hücre grupları, noradrenerjik
sistem gibi numaralanmıştır. Çünkü dopamin histoflorousans
yöntemiyle nordarenalinden çok iyi ayırtedilemez. A8den
A10a kadar olan hücre grupları substansia nigra pars kompakta ve orta
beyin tegmentumuna komşu olan alanları kapsar. Bu gruplar temel
çıkıcı dopaminerjik inputları motor yanıtın
başlatılması için gerekli olduğu düşünülen striatumu
innerve eden nigrostriatal yol dahil telensefalona gönderirler. A10 grubundan
doğan mezokortikal ve mezolimbik dopaminerjik yol, bazal ön beyinin
limbik yapılarıve frontal ve temporal korteksleri innerve eder.Bu
yol hafızanın saklanması, duygu ve düşüncelerin
oluşumuna katılır. Dorsal hipotalamustaki A11 ve A13 hücre
grupları, medulla spinalise inen temel yolları oluştururlar.
Bu yolun sempatik preganglionik nöronları düzenlediğine
inanılır. Üçüncü ventrikülün duvarı boyunca A12 ve A14 hücre
grupları, tuberoinfindibuler hipotalamin nöroendokrin sistemin bir
parçasıdırlar. Dopaminerjik nöronlar olfaktor sistemde (Bulbus
olfaktoriusta A16, Olfaktor tuberkülde A15) ve retinada (A17) bulunurlar. Şekil-45-3
dopaminerjik nöronlar. Seratonerjik hücre
grupları Çoğu seratonerjik nöronlar rafe
nukleusunda beyin sapının orta hattı boyunca
yerleşmişlerdir (şekil 45-4). Kaudal medullanın orta
hattı boyunca yerleşmiş bulunan B1-B3 hücre gruplarındaki
rafe nöronları, medulla spinalisteki motor ve otonom sistemlere inici
projeksiyonlar gönderirler. Rostral medulla seviyesinde rafe magnus
çekirdeği (B3) spinal arka boynuza projekte olur ve ağrı
duyusunu module ettiği düşünülür. Pontin, dorsal ve medial rafe
nukleusları dahil pons ve orta beyindeki seratonerjik grup (B4-B9) ön
beyinin tamamına projekte olur. Serotonerjik yollar, hipotalamik
kardiyovasküler ve termoregülator kontrolda önemli düzenleyici rol oynar ve
kortikal nöronların yanıtlılığını
düzenler. Kolinerjik hücre
grupları Asetil kolin hem otonom hemde somatik motor
sistemde kullanılan bir nörotransmiterdir. Kolinerjik
internöronların özel bir grubu beyin sapı ve ön beyinde bulunur ve
mezopontin tegmentum ve ön beyinde bulunan büyük kolinerjik nöronlar uzun
çıkıcı projeksiyonlar verirler. Mezopontin kolinerjik nöronlar
iki kolona ayrılırlar: 1.
Ventrolateral kolon (Ch6 hücre grubu yada pedinkulopontin nukleus)
Superior serebellar pedinkülün yan kenarına yakındır. 2.
Dorsomedial kolon (Ch5 hücre grubu yada laterodorsal tegmental
nükleus) lokus seruleusun hemen rostralindeki periaquaduktal gri maddenin bri
parçasıdır. Bu
iki hücre grubu pontin ve medüller retiküler formasyona temel inici
projeksiyonlar gönderir ve talamusun yoğun çıkıcı
innervasyonunu sağlar. Bu projeksiyonların uyku-uyanıklık
siklusunun düzenlenmesinde önemli rol oynadığı düşünülür. Şekil
45-5 kolinerjik nöronlar: Histaminerjik hücre
grupları Memeli
beyninde histaminerjik nöronlar posterior lateral hipotalamusta
(tuberomammiller nukleus) büyük kümeler halinde yerleşmiştir ve
bazı kümeler(E1-5 hücre grupları) ile minor ilişkileri
vardır.Tuberomamiller nukleustaki histaminerjik nöronlar ön beyinde
uyanıklığın sağlanmasına yardımcı
olabilirler. Oreksin yada melanin gibi peptid nörotransmiterler içeren
lateral hipotalamik alanın diğer nöronlarına, diffüz kortikal,
spinal ve beyin sapına projeksiyonlara sahiptirler ve
uyanıklık yanıtına katkıda bulurlar. Şekil
45-6 histaminerjik nöronlar. |
Beyin sapından medulla spinalise inici projeksiyonlar duysal ve motor yolları düzenler
Ağrı inici monoaminerjik
projeksiyonlar tarafından düzenlenir.
Medulla spinalisin arka boynuzlarına
monoaminerjik projekisyon, rafe magnus nukleusundan seratonerjeik ve ponstaki
noradrenerjik hücre gruplarından iner. Bu yolların aktivasyonu
ağrı bilgisinin iletimini inhibe edebilir.
Rafe magnus nukleusundaki seratonerjik nöronlar,
periaquaduktal gri maddedeki enkefalin nöronlarından afferentler
alırlar. Periaquaduktal gri maddenin elektriksel stimülasyonu analjeziye
neden olurken rafe magnusa opiat antagonisti nalloxone verilmesi bu durumu
bloke eder. Bu deneyler endojen opiat salınımının inen
düzenleyici yolun burada aktive edildiğini düşündürür.
Rafe magnustaki nonseratonerjik nöronlar
ağrılı uyarana refleks yanıtlarla korele ateşleme
paterni gösterirler. Bu nöronlarda ağrının inici düzenlenmesine
katkıda bulunabilir.
Postür yürüyüş ve kas tonüsü iki
retikülospinal yol ile düzenlenir.
Medial
ve lateral retikülospinal yol ile düzenlenir (detaylar 41. konuda verildi)
Medial retikülospinal traktus, üst
pontin retiküler formasyondakibüyük nöronlardan kaynaklanır. Bu yol
postürü sağlayan aksiyal kasların ekstensor yanıtından
sorumlu spinal motor nöronları fasilite eder. Mezopontin retiküler
formasyondaki nöronlar, sterotipik hareket paternleri (örneğin adım
atma) üretebilir.
Lateral retikülospinal yol, medial
medüller retiküler formasyondaki nöronlardan kaynaklanır ve spinal ve
kranial motor nöronların ateşlemesini inhibe eder. Bu yoldaki
glisinerjik nöronların aktivitesi, motor tonüsü üreten motor
nöronların sinaptik potensiyellerinin inhibisyonuna yada atoniye neden
olur. Bu alanda yoğun ateşlemeler REM uykusu sırasında
gözlenir. Bu yoğun ateşlemelerin, pedinkulopontin nukleustaki
kolinerjik nöronların kontrolü altında olduğu düşünülür.
Beyin sapından çıkıcı projeksiyonlar uyanıklık ve bilinci düzenler.
Hipotalamus ve beyin sapındaki monoaminerjik
hücre gruplarından serebral korteks ve talamusa çıkan yollar
uyanıklık ve kortikal yanıtlılığın
arttığı arousala neden olur.Bu yollara çıkıcı
kolinerjik yollarda katılır ve çıkıcı
uyanıklık sistemi adını alır.
Çıkıcı
uyanıklık sistemi 2 temel dala ayrılır. 1 dal talamusa girer, daha sonra diffüz
olarak kortekse yayılır. Ikinci yol ise lateral hipotalamusa
doğru gider ve hipotalamus ve bazal beyinden kortekse çıkan yollara
katılır. Bu iki dalın birinin kaybı bilincin
bozulmasına neden olur.
Şekil
45-7
Bilinç serebral korteksin toplanmış
aktivitesini gösterir.
Klinikte ise kişinin çevresel bir uyrana
verdiği yanıta göre değerlendirilir. Kortikal hasarlarda ise lokalize yanıtlarda hasar
vardır Örn: Wernike lezyonu
Klinisyenler 20 yüzyılın
başlarında beyin sapı hasarı olup kortikal hiçbir lezyonu
olmayan hastalar da komplet bilinç kaybı oluştuğuna dair
vakaları ortaya koydular. Fakat bunun motor ve duysal yolların
kesilmesine bağlı olabileceği düşüncesi vardı.
Kortekse ait bir bulgu yoktu.
Nihayet 1920lerin sonlarında Hans
Berger EEGyi icat etti. Alarm durumunda hızlı (12Hz) bir
desenkronizasyon uyku halinde ise yavaş(3Hz) bir senkron patern görüldü.
EEG talamik nöronların
ateşlemelerinin 2 modunu yansıtır.
Serebral korteksteki elektriksel aktivite
uyanıklık durumu için gerekli olan talamo kortikal sistemin
ateşleme paternlerini yansıtır. Kafatasının yüzeyinden
yazdırılan elektriksel aktivite kortikal nöronların dendritlerindeki
sinaptik potansiyellerin toplanmış aktivitesini yansıtır.
EEG dalgalarının özel ritmik paterni, talamustan serebral kortekse
ulaşan eksitatör sinaptik potansiyel dalgalarının
senkronizasyonunu yansıtır. Talamik aktivitenin bu ritmik
özelliği, talamik nakil (relay)çekirdeklerinin 2 önemli özelliğine
bağlıdır.
Birincisi, bu nöronlar 2 farklı fizyolojik
konumda bulunabilirler; iletim modu, patlama modu. Talamik nakil çekirdeklerinin dinlenim membran
potansiyelleri ateşleme seviyesine yakınsa nöron iletim
modundadır. Gelen eksitator sinaptik potansiyel nöronda
ateşlemelere neden olabilir. Talamik nöronlar inhibitör inputlar ile
hiperpolarize edilirse ozaman patlama modundadır.
Bu nukleuslarda özel voltaj kapılı Ca
kanalları vardır. Bunlar ateşleme seviyelerine yakın
membran potansiyeli seviyelerinde inaktive olurlar. Oysa hiperpolarize durumda
iken gelen eksitatör uyarana geçici açılma ile yanıt verirler.
Ateşleme ile birlikte yeterli C agirişi K akımlarını
tetikler. Böylece hücre yeniden hiperpolarize olur,ve ikinci bir
patlayıcı ateşleme için hazır bekler. Talamusta
hiperpolarizasyonu sağlayan GABAerjik internöron sistemi vardır.
Çıkıcı uyanıklık sisteminin dallarından birnin hasarı bilinci bozabilir.
Çıkıcı
uyanıklık isteminin dallarından birinin (talamus yada
hipotalamus üzerinden giden yollar) yaralanmasının bilinci
bozabildiği deneysel lezyon çalışmalarıyla ve klinik olarak
gösterilmiştir (şekil 45-10)
Rostral
ponsun altındaki seviyelerden beyin sapı kesisi biliç seviyelerini
etkilemez.inferior kollukulus altıdaki akut kesiler değişen
derecelerde komaya neden olur. Orta beyindeki paramedian retiküler formasyon
yakınlarındaki küçük lezyonlarda aynı sonuca neden olur. Üst
beyin sapında lateral tegmentumun üzerindeki geniş lezyonlarda koma
oluşmaz.
Talamus
yad onun retiküler girdilerinin hasarı uyanık durumun yada
desenkronizasyonun başarılmasını önler.
Bilateral ön beyin hasarı komaya yada
sürdürülen vejetatif durum yada semptomatik beyin ölümüne neden olabilir.
Koma serebral hemisferlerin bilateral lezyonu ilede
oluşabilir. Bu hematom büyük yada çok sayıda beyin tümörü ile
oluşabileceği gibi daha sık olarak elektrolit dengesizliği
oksijensizlik gibi metabolik dengesizliklerlede oluşabilir. Hipoksi yada
kan kaımı azlığında hipokampus ve serebral korteksteki
(lamina III ve V) büyük piramidal nöronlar çok şiddetli
hasarlanırlar. Böyle bir metabolik yaralanmadan 1-2 hafta sonra hasta
sürdürülen vejatatif durum adı verilen uyku-uyanıklık siklusuna
girer. Hidrensefalik bebekler gibi yeme, içme, gülme, ağlama, nesneleri
gözle izleme gibi basit bazı davranışları yapabilir. Bu
hareketler bilişsel komponentler içermezler çevreye verilen basit
yanıtlara dayanır.
Bu durum beyin ölümünden
ayırtedilmelidir. Beyin ölümünde hastalar, geri çekme bacağı
oynatma gibi spinal seviyelerde yanıtlar verir (lazarus sendromu).
Ekstremitelerin yüzün ve gözlerin amaçlı hareketi yoktur, duysal stimulusa
beyin sapı refleks yanıtları ve solunum da yoktur.
Postscript:komatöz hastanın muayenesi:
Düzenlemenin iki prensibi, komanın nedeninin saptanmasında önemlidir.
Ĝ Birincisi,bilincin
bozulması, hedefleri, talamus, hipotalamus yada her iki hemisfer olan
ortabeynin ve üst ponsun paramedian kısmındaki çıkıcı
uyanıklık sisteminin bozukluğunu gösterir.
Ĝ Ikincisi, kranial sinirlerin
disfonksiyonu, kranial sinirlerin yada nukleusların yada onları
kontrol eden lokal internöron devrelerinin yaralanmasını gösterir.
Kranial sinirler ve nukleuslar özel yerleşimlerde bulunduklarından,
onların işlev bozukluklarıbeyin sapında yaralanmanın
seviyesini gösterebilir.
Bilincin durumu, klinik olarak çevreye verilen yanıtlarla değerlendirlir.
Bilinç
iki temel yönden incelenebilir. Birincisi, bireysel uyanılabilirlik olarak
tanımlanabilen bilincin seviyesi. Hastanın bilinci hafifçe depresse
ise Letarjik denir, Hasta kolayca uyanabilir. Hasta tam olarak hiçbir
şekilde uyanamıyorsa abandone, ne yapılırsa
yapılsın uyku durumunda kalıyorsa stupor denir. Hasta uyarana
amaçlı bir yanıt veremiyorsa komada denir.
İkincisi, bilincin içeriği, hastaqnın
yanıtının uygunluğunun incelenmesidir.Akut multifokal yada
yaygın biliç içeriğinin bozulmasına nörologlar ansefalopati
psikiatristler ise akut organik beyin sendromu adını verirler. Kronik
olursa demans adını alır. Delirum ise duysal bilginin kortikal
işlenmesinde yaygın bozukluklarda uygun olmayan uyanıklık
yada eksitasyona neden olur.
Bilincin kaybı,
yapısal yada metabolik kaynaklı olabilir.
TABLO 45-1
Serebral metabolizma maddelerinin kaybı Hipoksi Hipoglisemi Global iskemi Multifokal iskemi(emboli
yada DIC) Serebral vaskülit nedeni
ile oluşan multifokal iskemi |
Normal fizyolojinin düzenlememesi Hipo yada hipernatremi Hiperglisemi/hiperosmolarite Hiperkalsemi Hipermagnezemi Devam eden nçöbet Nöbet sonrası durum Hipotiroidizm Kortizol
azlığı |
Toksinler İlaçlar Hypercarbia Karaciğer bozukluğu Böbrek bozukluğu Sepsis Menenjit/ ansefalit Suparaknoit kanama |
Dört fonksiyonel sistemin
muayenesi yapğısal komanın nedeni hakkında önemli ip
uçları verir.
Solunum paternleri:
Komatöz hastada ilk
incelenecek sistem kardiyovasküler ve solunum sistemidir. Diffüz ön beyin
hasarı olan fakat beyin sapı sağlam olan hastalarda
Cheyne-stokes solunumu görülmesi tipiktir. Yaralanma pontin seviyelerde ise
aralıklı apneler, ventrolateral medullanın daha altındaki
bilateral lezyonlar apneye neden olurlar.
Motor yanıtın ve
uyanılabilirliğin seviyesi:
Pupiller ışık
yanıtı:
Şekil
45-13 parasempatik pupil
daraltıcı sistem
Şekil
45-14 sempatik pupil genişletici
sistem
Şekil
45-15 pupiller yanıtlar
Göz
hareketleri:
Göz
harekatleri ile ilgili pekçok lif üst beyin sapından çıkıcı
uyanıklık sistemi ile taşınır. Beyin sapının
diffüz hasarlarında amaçlı yada spontan göz hareketleri
yapılamaz. Buna rağmen, başın çevrilmesi, dış
kulak yoluna sıcak soğuk uygulaması gibi vestibüler
uyarılma ile uygun hareket sağlanabilir.
Komatöz hastanın acil bakımı
yaşam kurtarıcı olabilir.
Komatöz
hastanın tedavisi bu kitabın çok ötesinde bir durum olmasına
rağmen hastanın acil muayenesinin tanıdaki önemi,
hastalığın geleceği açısından çok önemlidir.
Neden saptanıp hastanın nedene uygun tedavisi yaşam
kurtarıcı olabilir.